"Suriye Halkına Karşı Gerici Savaş"

"Suriye Halkına Karşı Gerici Savaş"
"Suriye halkı iki yıl önce , özgürlük ve demokrasi için haklı bir şekilde ayaklanmıştı. Ancak bunu fırsat bilen emperyalist devletler, Amerika ve Avrupalılar, bu ayaklanmaları hızlı bir şekilde, kendilerinin , İsrail'in ve gerici Arap sistemlerinin çıkarları için, gerici bir savaşa dönüştürdüler."

Suriye Halkına Karşı Gerici Savaş

Tunus Emekçi İşçiler Birliği


Suriye halkı iki yıl önce , özgürlük ve demokrasi için haklı bir şekilde ayaklanmıştı. Ancak bunu fırsat bilen emperyalist devletler, Amerika ve Avrupalılar, bu ayaklanmaları hızlı bir şekilde, kendilerinin , İsrail'in ve gerici  Arap sistemlerinin çıkarları için, gerici bir savaşa dönüştürdüler. Bugün Suriye'de yaşananların ayaklanma ile alakası yoktur. Suriye'de yaşananları; Suriye'yi, diğer bütün Arap devletlerini de istedikleri gibi,  kontrolleri altına almak için gericilerin yürüttüğü bir savaş olarak tanımlayabiliriz.

Ardından Rusya, yanına Çin'i alarak, bu savaşın, kendi çıkarlarını ve jeostratejik konumunu hedef alması nedeniyle bütün güçlerini, Amerika ve Avrupa'nın planlarına karşı koymakla görevlendirdi. Akdeniz'de, Suriye kıyılarına yakın bölgelerde,benzeri görülmemiş, büyük ve güçlü tatbikatlar gerçekleştirdi. Suriye kıyılarında kalıcı savaş gemileri bıraktı ve Suriye rejimine halen askeri ve siyasi olarak destek vermekte. Rusya, kendi kabulü olmadan herhangi bir çözüme karşı çıkacağını söylüyor. Çinlilerle birlikte Cenevre bildirgesine bağlılar ve bütün askeri dış müdahaleleri reddediyorlar. Son günlerde Rusya, Ürdün'ü etkisiz hale getirmeye yönelik ciddi çalışmalar içine girdi. Suriye'deki aşırıcılara destek veren Katar'ın da dikkatle izlediği Ürdün'de, Rusların, Ürdün çöllerinde büyük bir silah fabrikası kuracağı söyleniyor. Irak ve Libya savaşında birleşik bir görüntü veren emperyalist güçler, Suriye konusunda gitgide bölünmelere gittiler. Bu durum şu an, Fransa ve Amerika için bile geçerlidir. Amerika Birleşik Devletleri, Özgür Suriye Ordusu'na çekincesiz bir şekilde destekler sunup, Türkiye'de Patriot füze bataryalarını yerleştirirken; Fransa hesaplarına tekrar bakıyor ve gittikçe Rusya ve Çin'in pozisyonuna yaklaşıyor.

Suriye'de bugün yaşanan savaşta, bir çok devletin, haritaların yeniden çizilmesinden sonra alınacak pozisyonlar için bir yarış haline girdikleri çok açık. Arabistan dışişleri bakanının inkar etmeden dillendirdiği gibi: ''Suriye'deki savaş küresel bir savaştır.'' Körfez emirlikleri, Amerika, Avrupa Birliği, İsrail, Türkiye, Rusya ve Çin, bu savaşın fiili taraflarıdır. Bu savaşta yer alan paralı askerler ilk aşamada; Mısır, Afganistan, Libya, Pakistan, Mali, Cezayir, Endonezya, Tunus ve Körfez Emirliklerindeki eğitim merkezlerinde yetiştirildi. İkinci aşamada, bu militanlar, Türkiye, Lübnan ve Ürdün'de bir araya getirildi ve bu ülkelerden Suriye'ye giriş yaptılar. Bunların maaşları için büyük paralar harcandı ve girişi çıkışları için kolaylıklar sağlandı (Özellikle ki Türkiye sınırından). Sonuç olarak, Suriye'deki savaş bir iç savaş değildir. Suriye'deki savaş; gerici, saldırgan ve bölgesel ve bölgedışı devletlerden destek gören, çeşitli ülkelerden Suriye'ye gelen paralı askerlere bağlı bir savaştır. Avustralya dışişleri bakanlığı da, Avustralyalı yüzlerce militanın,  2011'den beri Suriye'de savaştığını itiraf etmekten çekinmiyor. Dışarıdan herhangi bir müdahale gerektiren bir durum söz konusu olduğunda ise, Türkiye ve İsrail'in uçakları, Suriye içindeki hedefi vurmaktan geri durmuyorlar (daha önce bir kaç defa yaşandığı gibi).



Bu savaşın kapsamını genişletmeye yönelik tekrarlanan girişimler de var. Filistin ve Lübnan mukavemetine karşı girişimlerle, PKK'ya bağlı Halk Savunma Birliklerini (YPG) ve PYD'yi bu savaşın içine sürükleyecek saldırılarla savaşı genişletmeye çalışıyorlar. Bu amaçla Yermuk kampında ve bazı Kürt bölgelerinde şiddetli çatışmalar yaşanıyor.

Batılı emperyalistler ve gerici Körfez ülkeleri, Özgür Suriye Ordusu'na ''bahşiş'' vermeye devam ediyor. Silah ve para yardımının yanında siyasi bir çatı da sağladılar. En son Suudi Arabistan, Hırvatistan'dan tedarik ettiği büyük miktarda silah gönderdi. Katar da gelişmiş askeri araçlar dağıttı. Uçaksavarlar, anti tanklar ve zırhlı araçlar nakledildi. Bütün bunların yanında ''Suriye'nin Dostları'' adıyla düzenlenen,  daha çok koordinasyon ve destek sağlama amaçlı uluslararası konferanslar ile şu ana kadar devam eden (Roma Konferansı) toplantılar da yapılıyor.

Askeri operasyonlara bakacak olursak, başkent Şam'a bir çok kez saldırarak Abbasiler meydanına ulaşma girişimleri oldu. Ancak şimdiye kadar hep başarısız oldular. Bu nedenle emperyalist stratejistler, Suriye ordusunun dikkatini diğer uzak illere çekerek, orduyu dağıtma planları üzerinde çalıştılar, hala çalışıyorlar. İdlip, Deyr el Zor, Humus ve Deraa'da olduğu gibi. Bu şekilde başkente kontrol sağlamak istediler. Suriye ordusu ise, stratejik ve merkezi bölgelerde kontrolü sağlayarak, kırsal bölgelerdeki düşman güçlerine, yoğun bir şekilde saldırılar düzenledi. Bu şekilde silahlıların, il merkezlerini işgal etmeleri ve kalıcı üsler kurmaları engellendi.

Silahlı güçler buna çare olarak intihar eylemleri ile patlamalar gerçekleştirmeye, güvenlik bariyerlerine saldırılar düzenlemeye, Suriye'nin yetkin mühendislerini, doktorlarını, subaylarını, gazetecilerini, sanatçılarını hedef almaya, havaalanlarını, fabrikaları ve hastaneleri bombalamaya, korkunç katliamlar ve rastgele infazlar gerçekleştirmeye, Suriye'nin altyapısını vurup, fabrikaları parça parça söküp Türkiye'de satmaya ve petrol zenginliklerini kaçırmaya başladılar.

Diğer bir yandan, bütün bu olaylar, sayıları bir milyona ulaşan, dörtte biri kadın ve çocuktan oluşan mültecilerin sefil durumlarını daha da kötüleştirdi. Kar ve yağmur yüzünden kampları sular altında kaldı, yangınlardan dolayı hayatını kaybedenler oldu. Kadınlar istismar edilerek cinsel tacizlere uğradılar. Suriye'nin bir çok kentinde ise, vatandaşların yaşamı, süren çatışmalardan dolayı daha da kötüye gidiyor. Su, elektrik, gıda, ilaç ve daha bir sürü ihtiyaç malzemesinde büyük sıkıntılar yaşanıyor.
Ve bugün, El-Kaide'ye bağlı aşırıcıların etkisi artıyor. Amerika ve Avrupa birliği kendilerini bir çıkmazda buldular. Bu arada, Amerika'ya ve Körfez ülkelerine diğerlerinden daha fazla bağlı olan Müslüman Kardeşler  örgütü ise, barışçıl müzakerelere giriş yapmaya çalışıyor. Özgür Suriye Ordusu ve Nusra örgütü arasındaki mücadele de açığa çıktı. Müslüman Kardeşler ve liberal müttefikleri, sahadaki aygıtları olan Özgür Suriye Ordusu ile, Mısır, Tunus ve Libya'ya benzer yapılar kurmak isterken; Amerika'nın terör listesine aldığı Nusra örgütü, Afgan Talibanına benzeyen dini bir emirlik kurmaya çalışıyor.

Suriye'deki gerici savaş, Arap halklarına karşı, emperyalistler ve bölgedeki uşakları tarafından yürütülen mücadelenin bir parçasıdır. Başka türde ve farklı boyutlardaki bu savaşın tamtamları çalmaya çoktan başladı. Arap ayaklanmalarından sonra hiç bir şey çözüme ulaşmadı. Fakat en nihayetinde sömürgeciler Arap bölgelerini terk edecekler. Eskiden olduğu gibi ve yarınlarda da olacağı gibi.

Çev: Hasan Sivri

medyasafak.com