Analiz: Hizbullah, İmad Muğniye'nin İntikamını Nasıl Alacak?

Analiz: Hizbullah, İmad Muğniye'nin İntikamını Nasıl Alacak?
"İsrail, 'hayalet' lakaplı İmad Muğniye'nin kendisinin bizzat, 'kara gün' hedefleri planlamalarının geliştirilmesine nezaret ettiğini biliyor. Bu da Hizbullah liderlerinin, intikam için, bir çok seçenek içerisinden istediğini seçebileceği anlamına gelir."

İmad Muğniye, Suikastına Cevap Veriyor: İsrail, İntikam Baskısı Altında
 

Ali Şehit
 

Es-Sefir
 

İmad Muğniyye yaşıyor olsaydı nasıl olurdu? Mukavamet'in bir liderine yönelik suikasta, nasıl yanıt verirdi? Şurası kesin ki basit bir intikamdan daha büyük planlamalar yapardı.
 

''Yalnız Kurt'', Amerika ve İsrail'in güvenlik elemanlarının, İslami Direniş'in askeri kanat lideri İmad Muğniye'ye taktığı lakaptı. Bu lakabı takmaları, kendi terör uzmanlarının, ''Hacı Rıdvan'ın'' kişisel önemi ve büyüklüğü nedeniyle, tek başına hareket ediyor olabileceği (tugayı ile birlikte veya yüksek güvenlik önlemleriyle yaşamıyordu) sonucuna varmasından dolayıdır. Bilindiği gibi kurtlar da gruplar halinde değil yalnız yaşarlar.
 

Hacı İmad'ın suikast planları, 25 yıl bu kurdu takip ettikten sonra yapıldı. Bununla birlikte, ''Muğniye suikastından sonraki'' aşama için dikkatli hesaplamalar yapılmadı. Bu durum, İsrail'in güvenlik analizi ile ilgili yorumlara yeni kapılar açtı: “Hizbullah'a yönelik savaşın doğal sınırları dışında” (Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasralalah'ın tabiri ettiği gibi) gerçekleştirilen operasyonun doğası, zamanı ve yeri hakkında, yeni analizler yapıldı.
 

İsrail'in beklentilerine göre, ki müttefikleri oldukları uluslararası ve bölgesel istihbarat unsurları da bu bunlara katılıyor, Hizbullah, yanıt vermek için  ''Güvenlik sisteminin zayıf olduğu, girişinin ve operasyondan sonra kaçışın kolay olduğu'' bir kent arıyor. Bu da bütün sorulara hakiki cevabı veriyor: Hizbullah'ın liderleri karşısında titriyorlar.
 

Bu esnada Seyyid Hasan'ın sözleri ''Bırakın endişelenmeyi sürdürsünler'' akla geliyor ve bunun da psikolojik harbin bir parçası olduğu anlaşılıyor. Peki Hizbullah gerçekten cevap vermek istiyor mu? Cevap vermeden durabilir mi ve cevap vermeye kadir mi? Ne zaman, nasıl ve nerede cevap verecek?
 

Suikastın Hedefi ve Hizbullah'ın Kararı
 

İmad Muğniye'nin suikastı, 2006'dan beri yoğunlaşan ''açık savaş'' çerçevesinde gerçekleşti. Çarpıcı olan ise, suikasttan haftalar önce, bölgede bir hadise hazırlığı ile ilgili batılıların -özellikle Amerikalıların- uyarılarının olduğuna dair birçok işaretin mevcudiyetidir. Bunun yanında, suikasttan sonra, Seyyid Nasrallah daha ilk sözlerini söylemeden, İsrailli gazeteciler ve analistler Hizbullah'ın intikamı hakkında uyarılar yapma konusunda yarışa girdiler. Hizbullah cevap vermek istiyor mu sorusuna yanıt aramadan önce suikastın muhtemel hedeflerini sıralayalım:
 

1- Hizbullah'a büyük bir saldırı gerçekleştirmek, ardından Hizbullah'ın buna sert bir cevap vermesi ile beraber yeni askeri bir cephe açmak. İsrail tarafına göre Hacı İmad suikastından önceki sahadaki gelişmeler, askeri cephe hazırlığına dair işaretler taşımıyordu.
 

2- Lübnan-Şam-İran ekseninde, en önemli operasyonel bağlantılara sahip olan birini öldürmek suretiyle bağlantıları kesmek ve İran'a karşı askeri saldırı için hazırlıklar yapmak. İsrail ve Batılı çevrelerin şiddetli bir şekilde işaret ettiği konulardan biri, İran'ın herhangi bir operasyona karşı, dışarıdaki ''uyuyan hücrelerini'' uyandırabileceğidir. Bu konuda itham edilenler listesinin başında ise İmad Muğniye vardı.
 

İsrail'in gerçekleştirmeyi başardığı suikast, direnişin pratik bir cevabını gerektiriyor. Varsayım olmakla beraber Hizbullah'ın bir cevabı olmayacağını düşünürsek:
 

- Bu, İsrail'e diğer liderlere suikast için yeşil ışığı yakar,
 

- Hizbullah'ın heybetine darbe vurarak, caydırıcılık dengelerini bozar,
 

İsrail, yukarıda sayılan maddeler ve diğer sebeplerden dolayı, mukavemetin, kendisini cevap verme zorunluluğunda hissettiğini iyi biliyor.
 

Dünyanın En Yetenekli Örgütü
 

İsraillilerin kendileri, Hizbullah'ın dışarıda, İsrail'in küresel çıkarına olmayan uzantılara sahip olduğunu söylüyorlar. Sürekli tekrarladıkları iddialarına göre Hizbullah şu olaylardan mesul:
 

-1992'de, Arjantin Buenos Aires'te İsrail elçiliğinde patlama, yine aynı kentte, bu olaydan 2 yıl sonra, Hizbullah'ın eski genel sekreterine düzenlenen suikasta yanıt olarak Yahudi kültür merkezinin havaya uçurulması,
 

- 1994'te, Panama'da İsrailli yolcu taşıyan bir uçağın düşürülmesi
 

- 1994 yılında, Tayland'ın başkenti Bangkok'ta, İsrail elçiliğine, bombalı araç ile saldırı girişimi. Girişim son anda başarısızlığa uğradı. Saldırı yapması planlanan araç, saldırıdan dakikalar önce trafik kazası yaptı ve sürücüsü kaçmayı başardı. Araç olay yerinden kaldırıldıktan bir kaç gün sonra polisler tesadüfi şekilde içinde patlayıcılar olduğunu öğreniyor. Tayland, İsrail'in, Hizbullah'ı Tel Aviv'in çıkarlarına karşı saldırılar hazırlamakla suçladığı bir merkez oldu. İsraillilere göre Hizbullah bu ülkedeki operasyonlarını genişletmiş durumda. El-Al Havayollarının Bangkok'ta Don Muang Havaalanındaki merkezi, İsrail'in yolcularını taşıyıp bıraktığı Güney Asya'daki tek noktaydı.
 

- Singapur'da, İsrail'in hedeflerine karşı saldırılar planlama. Burası Hizbullah'tan bazı unsurların, 1995 yılında, Malaka Boğazı'ndan geçiş yapan İsrail gemilerini hedef alabilmek için, ülkenin kıyı şeridinde keşif incelemelerinde bulunduğu bir yerdi. İsraillilerin bir başka iddiasına göreyse, yine Hizbullah'ın aktivistleri, bu ülkedeki İsrail elçiliğini ve Yahudilerin ibadet yerlerini takibe almıştı.
 

- Bunlara ek olarak, yine İsraillilerin iddialarına göre, Hizbullah Filipinlerin başkenti Manila'da, sinagoglar hakkında istihbarat bilgileri topladı. 90'lı yıllarda işgal altındaki topraklara giren unsurların, Güney Asya'daki hücreler kullanılarak, katılımlarının sağlandığını düşünüyorlar. Hizbullah'ın aktivitelerinin, dışarıda, yaklaşık  15 bin kişilik kadro ile hücre evleri şekillendirdiği, Malezya, Endonezya ,Tayvan, Kore, ABD, Kanada, Paraguay, Brezilya, İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, Afrika ve hatta Avustralya'ya kadar uzandığını düşünüyorlar. Amerikan Federal Bürosundaki uzmanlara göre (FBI), bütün bu suçlamalar, doğrulukları ne olursa olsun, Hizbullah'ın ''dünyadaki en güçlü terör örgütü'' ilan edilmesine yeterlidir. Bu bağlamda 30 eylül 2007'de, FBI, Hizbullah'ı takip için, ''terörle mücadele'' konusunda yeni bir yapılanmaya ve bu konuda uzmanlaşmaya gideceğini duyurmuştu. Amerikalı Tom Diaz'ın yazarı olduğu ''Terörist Hizbullah Amerika'da'' kitabına göre de ''Arjantin'deki patlama, Hizbullah'ın küresel bağlantıları olduğunu gösterdi. Ayrıca bu patlama gösterdi ki Hizbullah, acı verici bir saldırı gerçekleştirmek istediğinde, uykudaki hücrelerini uyandırma gücüne sahiptir.'' Bununla birlikte Avrupalılara göre, Hizbullah Avrupa'da, İsrail'in hedeflerini takip  etmeyi ve istihbarati bilgi toplamayı kolay bir şekilde yapıyor. İsrail'in ve Amerika'nın şu ana kadar süren baskılarına rağmen, Avrupa Birliği Hizbullah'ı terör listesine almayı reddediyor.


Cevap Seçenekleri ve Senaryolar
 

Seyyid Nasrallah İsrailliler için, İmad Muğniyye'nin ''yoldaşlarını ve öğrencilerini'' bekleyin sözünü verdiğinde Şehid İmad'ın, kendinden sonra direniş çalışmaları için bir okul kurduğunu ima ediyordu.  
 

Hacı İmad suikastından saatler sonra, İsrail güvenlik birimleri (Amerikalılarla birlikte) Muğniye'nin yerine geçebilecek potansiyel isimleri sızdırmaya başladı. Hizbullah ise liderlerini, basında onlara değinmeden, isimlerini zikretmeden atadı ve sirkülasyonu sağladı. Bu da, İsrail'in, tekrar bir suikast girişiminde bulunmada tereddüt etmeyeceği mesajını içeren bir aşama oldu.
 

İsrail, inkar edilemez bir realiteyi farketti. İngiltere-İsrail müşterek raporuna göre, Hizbullah ''esnek bir örgüt'' olmakla beraber bir çok sorunla başa çıkmaya güç yetiren bir örgüttür ve vereceği cevap ise, İsrailli -mevkileri ne olursa olsun- yetkililere yönelik en büyük suikast silsileleri şeklinde olacaktır.
 

Aynı zamanda, Amerikan güvenlik ve askeri sistemleri, Hizbullah'ın İsraillilere yönelik tehditlerini, çok daha dikkatli bir şekilde ele alıyor. Washington; Hizbullah'ın, İsrail'in askeri kanadına yönelik suikastlarını gerçekleştirebileceğini ve bunun ardından bir savaşa sürüklenmemesi gerektiğini, İsrail'e resmi şekilde nasihat ederek iletti ( Amerikan Savunma Bakanlığı –Pentagon- Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü tarafından yayınlanan bir notta).
 

İsraillilerin raporuna göre Hizbullah: ''Dışarıda adam kaçırma operasyonları yerine İsrail'i hedef alacaktır. Çünkü kaçırma operasyonları, güvenlik operasyonları arasındaki en karmaşık operasyonlardır.'' Bununla birlikte İsrail medyasının aktardığına göre, suikastın 4.yıldönümünden 15 gün önce, Batı Afrika'da, İsrailli 5 işadamı ve ileri gelen şahsı kaçırma girişimleri oldu. Dünyanın başka yerlerinde de açıklanmayan aynı tarz  girişimler oldu.
 

İsrail güvenliğinin saydığı, Hizbullah'ın muhtemel cevap olarak vereceği senaryolar şunlar:
 

- İsrailli şahısları kaçırma: İsraillerin raporuna göre, bu uzak bir seçenek. Çünkü bunlar lojistik zorlukları olan operasyonlardır (uygulama, taşıma ve geri çekilme). Bu sebeplerden dolayı İsrailliler uyarılarının çoğunu Sina bölgesi için yaptılar. Çünkü Sina'da, kaçırılan bir şahsı, tünellerle Gazze'ye nakletme imkanı bulunuyor. İşte bu da İsrail medyasına göre gerçekleşme olasılığı en yüksek olan seçenek. Özellikle İsrail'in açık diplomatik ilişkileri olmayan ülkelerle, emekli subayların ticari ilişkileri olması da zikrediliyor.
 

- İsrailli şahıslara suikast: İsraillilere göre, İsrail'de ''Hizbullah'ın nazarındaki İmad Muğniyye'' gibi bir şahıs bulunmuyor.
 

- Büyük bir hedefi havaya uçurma: Buenos Aires'teki patlamanın bir örneği olabilir. Bu bağlamda, İsrail, tüm dünya merkezlerindeki büyükelçiliklerine, konsolosluk ve organizasyonlarına daha fazla koruma gücü sağladı. Amerikalılara göre, dışarıdaki İsrail temsilcilikleri, güvenliklerinden şikayetçiler. Temsilcilikler kendi bina ve tesislerinde ''bağımsız'' değiller.
 

- İsrail uçağı kaçırma: Bu tehdit, İmad Muğniyye suikastından günler sonra, yüksek düzeydeki bir yetkili tarafından dillendirildi. Bunun etkisi de İsrailli yetkililerin güvenlik önlemlerini arttırmalarına yol açtı. Hatta iş  öyle bir raddeye ulaştı ki, yolcuların, uçak indikten sonraki 30 dakika içinde uçağı terk etmeleri yasaklandı.
 

- İşgal altındaki topraklarda saldırı düzenlemek: Bu seçenek mantıklı bir varsayım olarak gözüküyor.
 

- Bir dizi saldırı düzenlenmesi: Amerikan İstihbarat Kuruluşu Stratfor'a göre, Hizbullah'ın, askeri liderine yönelik suikasta derin öfkesi var ve bu öfke, sadece bir hedefi  vurmakla yetinmeyecektir.
 

“Hayalet”, İsrail'e Dışarda da Musallat Oluyor
 

İsrail anti-terör ofisinin beyanatlarına göre, onlarca devletin güvenlik sistemi, ülkelerinde  Hizbullah'ın aktivitesinin olduğunu bildiriyor. Bunların çoğu Müslüman ülkeler ve Afrika'da yer alan  (özellikle batısında) ve Hizbullah'ın çalışmalarını kolayca sürdürebildiği Güney Amerika'dan bazı devletler. Hizbullah, sözkonusu raporlara göre bu ülkelere odaklanıyor. Ama İsrail, istihbaratının güçlü olduğu devletlerde, herhangi bir durumda, acilen o devleti ''tehdit'' var diyerek uyarır ve ardından da -Amerikalıların raporlarına göre- şüpheliler, doğrudan Mossad elemanları tarafından  hemen ses ve video takibine alınırlar. Yeterli kanıt bulunduğu anda, şüpheli hemen tutuklanır. Ardından Mossad, terörist planları gazetelere dağıtarak, herhangi bir saldırı olmadan önce ''bir hücre evini keşfettik'' hikayesini işler.
 

İsrail'in terörle mücadele kurumu, güvenliği sağlamada ''ipuçları'' diye İsraillilerin daha çok panik yapmasına neden olan notlar dağıttı. Kurum şunları nasihat ediyor:
 

- Arap veya İslami ülkelerini ziyaret etmekten imtina etmek,
 

- Beklenmedik, çekici teklifleri ve beklenmedik hediyeleri reddetme, bilinmeyen kimselerin düzenlediği ücretsiz eğlencelere katılmama,
 

- Alışılmadık toplantı davetlerine icap etmeme -özellikle uzak yerlerdeki mekanlar söz konusu olursa- ve ancak güvenilir insanların bulunduğu toplantılara katılma
 

- Bilinmeyen şahısların, beklenmedik saatteki davetsiz ziyaretlerine izin vermeme,
 

İsrailliler, uyarıları için herhangi bir zaman dilimini not etmediler. Bu da İsrail açısında büyük bir sorun teşkil ediyor: Zamanla, insan doğası gereği , bu güvenlik uygulamalarında gevşeklik yaşanacaktır. Hizbullah ile yaşanan eski deneyimlerde olduğu gibi: Hizbullah, cevap vermede aceleci davranmıyor. Bunun yanında, İsrail'in yaşadığı bir başka ikilem ise, Hizbullah'ın operasyondan sonra izleri hemen yok etme yeteneğine sahip olması ve bunun  İsrail taraflarında yaşattığı karmaşıklık.
 

İsrail, “hayalet” lakaplı İmad Muğniye'nin kendisinin bizzat, ''kara gün'' hedefleri planlamalarının geliştirilmesine nezaret ettiğini biliyor. Bu da Hizbullah liderlerinin, intikam için, bir çok seçenek içerisinden istediğini seçebileceği anlamına gelir.
 

Seyyid Hasan Nasrallah ilk andan itibaren, İmad Muğniye suikastının cevabını, açık savaş çerçevesi içinde değerlendirdi ve İmad'ın kanı ''İsrail'in varlığına son verecek'' sözünü verdi. O zamanlar çoğu kimse Seyyid Hasan'ın sözlerini anlamadı. İmad Muğniye suikastına cevap; sadece bir intikamdan ibaret değil, yüzleşmede, radikal değişimlerin başlangıcıdır. İsrail'in kendisi, beklenmeyen yöntem, zaman ve yerde bir cevap bekliyor.
 

İsrail ve Amerikan raporları şunları özetliyor: İmad Muğniye ''birinci sınıf bir dehaydı.'' Buna ek olarak, Hacı İmad arkasında, gerçek ordu ve güvenlik kurumları bıraktı. Hizbullah'ın düşünüş tarzından destek alarak diyebiliriz ki Hizbullah'ın Hacı İmad suikastına cevabı çok şiddetli ve İsrail'in geri cevap vermede tamamen aciz olacağı bir anda olacaktır.  
 

Çev: Hasan Sivri
 

medyasafak.com