Rusya, sınıf savaşı, emperyalizm, maneviyat ve İran

Rusya, sınıf savaşı, emperyalizm, maneviyat ve İran
Rusya bunu fark edemezse, Rusların entelektüel olarak Batı kadar sıkışıp kaldıkları anlaşılır: Ukrayna'daki çatışma sadece Rusya nefretiyle ilgiliyse, o zaman aynı “Batılı kimlik politikaları dünya görüşüne” yenik düşmüşler, "ırk”ı, politik-ekonomik söylemlerinin temeli kılmışlar demektir. Sınıf savaşı, emperyalizm ve 1979'un [İslam Devrimi] “belki de sosyoekonomik politikalarımızda manevi ahlaka ihtiyacımız vardır?” merceğini göz ardı ediyorlar demektir. Bunların hepsi, 1917-1991 yılları arasında ortaya çıkan ve mevcut Rus liderliğinin reddettiği mercekler.

 

 

Ramin Mazaheri

 

The Saker

 

 

Putin kesinlikle sosyalizm hakkında dürüstçe konuşmak istemiyor – hatta Rusya'daki başarılarını kabul etmek yanlısı bile değil, zira sosyalistler Batı'nın aksine sadece ideolojik değil, aynı zamanda gerçek siyasi rakipleri: Komünist Parti Rus parlamentosundaki ana muhalefet partisini oluşturuyor. Açıkça görülüyor ki, Batı Liberal Demokrasisinin Rusya'da hâlâ pek çok muhalifi var.

 

Ancak Putin tam da bu nedenle siyasi olarak saçma ve çelişkili bir yerde duruyor: Batı Liberal Demokrasisinin Rusya'ya yönelik şaşırtıcı karşı saldırısına “Rusya'da daha fazla Batılı Liberal Demokrasi” ile mi karşı çıkmak istiyor? Bu mantık dışıdır, bu nedenle işe yaramaz ve işte nedeni:

 

Putin, esasen Rusya'nın, İran'ın topyekûn yaptırım savaşını doğrudan göze alma yolunu seçmesini istediğini söylüyor, ama… 1917'nin etkisi olmadan mı? Bu işe yaramayacaktır. 1979'da İranlı siyasi liderler Marksizm, Leninizm ve Maoizm'in farkındaydılar ve aynı zamanda Batılı Liberal Demokrasinin korkunç bir ekonomik ve politik model olduğunu da biliyorlardı ve bu nedenle ekonomiyi belki ancak Kuzey Kore'nin -ya da Küba’nın- geçebileceği bir dereceye kadar millileştirdiler. Yaptırımları aşmanın tek yolu budur!

 

Rusya'nın Batı'nın karşı saldırısına yanıt olarak önerdiği şey, Batı Liberal Demokrasisinin ekonomik-siyasi tercihlerinin ve dolayısıyla 1991 sonrası birçok Rus yöneliminin tamamen altüst olması anlamında, onlar için gerçekten radikaldir. Rusya'nın, yaptırımlara yanıt olarak yapmayı teklif ettikleri şeyin gerçekte ne kadar radikal olduğunun, siyasi terimler ve tarihin yorumlanması açısından tam bir yeniden düşünmeyi ne denli gerektirdiğinin farkında olduğunu sanmıyorum. Putin SSCB'nin siyasi ve ekonomik geçmişini benimsemeye istekli mi?

 

Kesin olan şu ki, eğer Rusya Batı'nın yaptırım savaşına bir yanıt olarak gerçek egemenlik ve bağımsızlığı; yani çok daha fazla ilgiyi hak eden bir makalede, burada ilk kez ortaya koyduğum gibi İran’ın yolunu izlemek istiyorsa - Rusya'nın şu anda, önceden en fazla yaptırım uygulanan ülke olan İran'dan %54 daha fazla yaptırıma uğradığı da göz önüne alındığında - o zaman, bu hedefe Batılı Liberal Demokratik yöntemlerle ulaşamayacağını anlaması gerekir. Batı liberal demokrasisi egemenlik karşıtıdır ve %1’lik küreselci zümrenin kendi sınıf savaşının taraftarıdır.

 

Evet, AB Rus fosil yakıtlarına yaptırım uygulamıyor, ancak Fransa 2027'den sonra artık Rus gazı istemeyeceğini açıkladı. AB yaptırımları ve bunların işaret ettiği şeyler ciddi.

 

İran yolu, egemenliğe - ve hatta belki de doğru seçimlerinin daha fazla kanıtı olabilecek, fiilen imzalanmış bir Nükleer Anlaşmaya - yol açtı. Çünkü İran, Batılı Liberal Demokrasininkinden tamamen farklı (yani devrimci) bir ekonomik kudrete ve siyasi güç yapılarına dayanıyor. Rusya, Batılı Liberal Demokratik yapıların yardımıyla bir yaptırım kampanyasını yenemez – ve bu, elbette oligarkları korumaya yönelik bir sistemdir.

 

Rusya'nın oligarkları var mı? Elbette var, ama Rusya'nın batısındaki Batılı Liberal Demokratlara göre “oligarklar” yalnızca Rusya'da olur, Batı'da asla var olmazlar! Bu apaçık saçmalıktır. Batılıları dinlerken, “oligarklar” sadece Sibirya'da bir bölgede olmalı diye düşünürsünüz! Ancak oligarklar yaptırımlara karşı yardımcı olmayacaklar; onlar toplu kamulaştırmaları; fiyat kontrollerini, kâr sınırlamalarını, merkezi planlamayı vb. asla kabul etmeyeceklerdir.

 

Rusya Batı ile “İran tarzıyla” yüzleşmeye devam ederse, ya düşüncede bir devrim yapacak ya da başarısız olacak. 1991'de Ruslara söylendiği gibi Batı Liberal Demokrasi onları kurtaramayacak.

 

Belki de Putin’in, Batı'nın yaptırım savaşı karşısındaki anti-kapitalist tepkisi sadece blöftür? Ya da belki Çin-Rusya-İran'ın başını çektiği yeni bir dünya doğuyordur?

 

Ancak Batı'da hiç kimsenin Rusya'nın savaşa yönelik entelektüel kampanyasını kolayca kavrayamaması, büyük bir soruna işaret ediyor. Rusya'nın siyasi terimler hakkında dürüstçe düşünmesi ve konuşması gerekiyor ve ben “denazifikasyon” ile başlamanızı tavsiye ediyorum. Bu, bence, onları mecburen daha büyük sorunlarla karşılaştıracak, örneğin “yaptırım uygulayın da görelim” tutumunun nasıl zorunlu olarak çok devrimci değişiklikleri (veya Rusya için belki de devrimciliğe dönüşü) gerektirmesi gibi.

 

Rusya bunu fark edemezse, Rusların entelektüel olarak Batı kadar sıkışıp kaldıkları anlaşılır: Ukrayna'daki çatışma sadece Rusya nefretiyle ilgiliyse, o zaman aynı “Batılı kimlik politikaları dünya görüşüne” yenik düşmüşler, "ırk”ı, politik-ekonomik söylemlerinin temeli kılmışlar demektir. Sınıf savaşı, emperyalizm ve 1979'un [İslam Devrimi] “belki de sosyoekonomik politikalarımızda manevi ahlaka ihtiyacımız vardır?” merceğini göz ardı ediyorlar demektir. Bunların hepsi, 1917-1991 yılları arasında ortaya çıkan ve mevcut Rus liderliğinin reddettiği mercekler.

 

 

 

Çeviri: Medya Şafak