General Hacızade: Burada anlatmak istemediğim pek çok başka eylem de oldu!

General Hacızade: Burada anlatmak istemediğim pek çok başka eylem de oldu!
"Ben de sizin gibi onların da bazı darbeler aldıklarını duyuyorum! İşte gemileri hedef alınıyor ve havaya uçuyor! Bazen yangın çıktığını duyuyoruz. Bazen bir fabrikanın bir yerde patladığını, başka yerlerde başka şeyler olduğunu duyuyoruz filan. Eh bizim de Allah’ımız var sonuçta!"

 

 

İslam Devrimi Muhafızları Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı General Emir-Ali Hacızadeh,  Devrim Muhafızları Havacılık Fuarı'nda Şerif Üniversitesi’nin Besici üyeleriyle bir araya geldi ve bu toplantının görüntüleri 15 Kasım 2021'de Emtedad Online'da (İran) yayınlandı. İşte görüşmenin bazı önemli bölümlerinin çevirisi:

 

“İran, Füze Yaptığı Ettiği Kadar Aktif Savaş Uçağı da Üretmeliydi”

 

Öğrenci: “Görünüşe göre bizim askeri doktrinimiz son yıllarda savunma ve caydırıcılığa odaklanıyor. Bu doktrinin askeri alandaki pratik tezahürü ise füze endüstrisini merkeze alıyor. Bu doktrin niçin kendisini füze endüstrisinde gösteriyor ve başka endüstriler de geliştirebilir miydik?”

 

General Emir-Ali Hacızadeh: “Tüm havacılık-uzay kompleksinde, sorumluluğumuz sizin dediğiniz gibi: füzeler, tabii ki İHA'lar, radar sistemleri, hava savunması ve tüm uzay projeleri.”

 

"Savaş uçağı yapmaksa başkalarının sorumluluğundadır ve bu konudaki cevapları onlar vermeli. Bazı şeyler yapıldı ama bence yeterli değil. Savaş uçağı yapımında da füzelerde olduğu kadar aktif olabilirdik. Her halükarda, sorumlular cevap vermeli. Bu alanda geri kaldığımıza katılıyorum."

 

Öğrenci: "Bu İslam Devrimi Muhafızları Ordusu'nun sorumluluğu değil mi?"

 

Hacızade: "Hayır, hayır."

 

[...]

 

"Caydırıcılığı Korumak Bisiklete Binmek Gibidir... Sürekli Pedal Çevirmek Zorundasınız"

 

Öğrenci: “İsrail'i vurabilecek bir füze üretmek - 2500 kilometre menzilli bir füze yani - savunma ve füze sanayimizin caydırıcılığının zirvesini mi oluşturuyor, yoksa bunun ötesinde bir şey var mı?”

 

Hacızadeh: “Caydırıcılığı sürdürmek bisiklete binmek gibidir. Bisiklete binerken sürekli pedal çevirmek gerekir, yoksa düşersiniz. Dolayısıyla caydırıcılık belli bir noktaya varıp orada durmak anlamına gelmez. Onu bir köşeye koy ve sonra caydırıcılığının olduğunu söyle, hayır. Bunu korumak zorundasınız.”

 

[...]

 

“Bizim İran İslam Cumhuriyeti'nde yaptıklarımızın arkasında bir mantık var. Biz silahlanma yarışına girmedik.”

 

[...]

 

“Bölgedeki bazı ülkeler bölgedir, aslında onlara 'ülke' diyemezsiniz. Bunların nüfusunu iki otele sığdırabilirsiniz... Ancak askeri harcamalarının bizimkini aştığını görüyorsunuz. Bizimki yerli üretim olduğu için ucuza da mal oluyor.”

 

[...]

 

"Şu anda 2.000 kilometrenin ötesinde bir düşmanımız olmadığı doğru, ancak bu durum [bu menzilin] kapasitemiz ötesinde olduğu anlamına gelmiyor. Aslında bu yeteneğe sahibiz ama buna gerek yok. Daha önce dediğim gibi, biz mantıkla ilerliyoruz. Gördüğünüz gibi, son yıllarda düşmanlar bize karşı harekete geçmeye cesaret edemiyorlar. Bir zamanlar bizim bir Airbus'ımızı kendi karasularımızda düşürmüşlerdi ve bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Bizden özür bile dilemediler. Ama şimdi ultra gelişmiş casus uçakları karasularımıza birkaç yüz metre veya birkaç kilometre girdiğinde, biz onu düşürdük ve misilleme de yapamadılar."

 

"Amerika'nın Bölgedeki Yatırımları Sayısız, Amerikan Ordusunun Ana Gücü Burada... Mantık, Onları [Amerikan Toprağından Çok] Buraya Yakın Yerlerde Vurmamızı Emrediyor”

 

Öğrenci: "ABD'nin İslam Cumhuriyeti yakınlarında askeri üsler edindiğini ve savaş gemilerinin güney sularımızda faaliyette olduğunu görüyoruz. Bir şey olur ve ABD bu gemilerle İran'ı tehdit ederse, bizim elimizde de Amerikan toprağını tehdit edecek bir şey var mı? Bu yeteneğe sahip miyiz?"

 

Hacızadeh: "Bakın başka bir soruyla cevap vereceğim. Amerika'yı alt edip durdurmak veya olası bir Amerikan hareketine misilleme yapmak için, Amerikan topraklarına varmak hedefiyle bu kadar çok yatırım yapmamız gerekiyor mu? Önce bunu incelememiz gerekiyor. Mütevazı görüşüme göre bunun cevabı hayırdır. Neden? Çünkü Amerika'nın bu bölgedeki yatırımları yeterince çok. Amerikan ordusunun ana gücü buradaydı. Şimdi bu güçleri biraz azaltmak istiyorlar ama Amerika'nın ana gücü hâlâ burada. Güçlerine oldukça düşük bir maliyetle saldırabilmek mümkünse, mantık onları buraya yakın yerlerde vurmamızı söyler. Neden 10.000 kilometre uzağa gitmek isteyelim ki?

 

"Amerikalılara Uygulanan Ağır Baskı, Şehid Süleymani’nin Kanının Sonucudur; Onlar Bunun Cevabını Vermeliler"

 

“Hacı Kasım'ın [Süleymani] suikastına karşı bir karşı eylem olarak... [Amerikalıları] bölgeden sürmek ve tabii ki, bu emirleri veren ve uygulayanları takip etmek ve başka eylemler gündemimize girdi. Amerikalılara uygulanan bu ağır baskı, Süleymani'nin kanının sonucudur, onlar bunun cevabını vermelidir.”

 

“Sonuçta tüm bölgedeki Direniş Ekseni ve İran -aslında hepimiz Direniş Ekseni’nin bir parçasıyız- [bu konuda] çaba sarf ediyoruz ama her şey mantıklı olmalıdır. Duygusal kararlar alırsak, bunun sonucunun iyi olup olmayacağını bilemeyiz. Mantıklı hareket etmeliyiz, korkuyor muyuz? Hayır, Ayn el Asad Üssü'nü vurduğumuzu gördünüz, ondan önce de onların [RQ-4A-Global Hawk] uçağını vurmuştuk. Burada anlatmak istemediğim pek çok başka eylem de oldu.”

 

[...]

 

"[İran'ın] Kızıldeniz'den Akdeniz'e Varlığı Var; Bizim Bölgeye Yayılmış Bu Gücümüz Mevcut"

 

"Şu anda Kızıldeniz'den Akdeniz'e kadar bir varlığımız var. Bölgeye yayılmış bu güce sahibiz. Geçmişte kendimizi Tahran'da ve sınırlarımız içinde savunmak zorundaydık ama şimdi çok güçlendik ve bir o kadar da kendi kendimize yeterliyiz. Peki onlara ne oldu? Gün geçtikçe daha da geri çekiliyorlar ve daha savunmasız hale geliyorlar. Ne de olsa haberleri takip ediyoruz.”

 

“Şehit Fahrizadeh'in ölümü ya da Natanz'da yaşananlar gibi İran'da da olaylar oldu diyorsunuz. Sonuçta bu bir savaş, karşılıklı bir darbe alışverişi. Ülke güvenliğimizin darbe aldığı doğru. Güvenlik güçleri doğru davranmalı, bu grupları zamanında takip ederek yakalamalıydılar, evet doğru, bir başarısızlık oldu. Kısmen, bunun [Ruhani'nin] Batı yanlısı hükümetin [Amerikalılara] inanmasından, onlara güvenmesinden ve bizim uyarılarımızı dikkate almamasından kaynaklandığına inanıyorum. Batıcılığa dayalı diplomasi, sahadaki mücadeleye karşı zaten."

 

Öğrenci: "Buna ‘karşılıklı darbeleşme’ dediniz. Ama aslında gördüğümüz, çoğu durumda onlar bize vuruyorlar ve hiç tepki vermiyoruz."

 

 

Hacızadeh: "Ben de sizin gibi onların da bazı darbeler aldıklarını duyuyorum! İşte gemileri hedef alınıyor ve havaya uçuyor! Bazen yangın çıktığını duyuyoruz. Bazen bir fabrikanın bir yerde patladığını, başka yerlerde başka şeyler olduğunu duyuyoruz filan. Eh bizim de Allah’ımız var sonuçta!"

 

[...]

 

"Ben Hâlâ Burada Olsam da Olmasam da Gençler [İsrail] Rejiminin Yıkıldığı Günü Görecek"

 

Öğrenci: "Özellikle şehit Fahrizadeh ile ilgili olarak – İsrail neredeyse bunun resmi sorumluluğunu üstlendi. Tüm medya organları İsrail'in yaptığını bildirdi. İsrail'in vurduğu açık..."

 

Hacızadeh: "Erbil'de, Irak Kürdistanı'nda ve başka yerlerde İsraillilerin çok kayıp verdiğini duydum. Bunları duydum!”

 

[...]

 

"Biz yaşadıkça eylemde bulunacağız. Herkes bunu yapıyor. Hepsi şehit olmaya hazır, Gece gündüz çalışıyorlar. İran ve nizamımız mutlaka var olmaya devam edecek, Siyonist rejim ise geçicidir. Bu kesindir.

 

Emin olun, ben burada olsam da olmasam da bu rejimin yıkılacağı günü siz gençler göreceksiniz."

 

 

Çeviri: Medya Şafak