"Suriye’deki savaştan sonra Ermeniler"

"Suriye’deki savaştan sonra Ermeniler"
''Suriye'deki savaştan sonra, Suriye'nin, bizim vatanımız olduğunu ve ona bağlı olduğumuzu fark ettik.'' Kevork bu sözlerden sonra arkadaşlarının çoğunun Ermenistan'a kaçtığını söyledi: ''Oraya adapte olamadılar. Mutlu değiller. Biz Suriye'deki Ermeniler, Ermeni toplumundan farklıyız. Kültürümüz de farklı. Ermenistan'a göç eden öğrenciler, okullarında Suriye bayrağını taşıyorlar.''

Suriye'deki Savaştan Sonra Ermeniler

 

Racha Abu Haidar

 

Al-Akhbar

 

 

''Suriye'nin diplomatik heyetini gördüğüm zaman, beni esir alan kıskançlık ve gurur duygularını saklamayacağım. İleride ben de, aklım ve dilimle ülkemi savunma fırsatını elde etmeyi temenni ediyorum. Suriye'miz, her birimizin sevgisini ve çabalarını hak ediyor.'' 27 yaşındaki Ermeni aktivist Kevork Almassiyan, Cenevre-2 konferansı ile ilgili görüşlerini yukarıdaki ifadelerle dile getiriyor. Ermeni asıllı Kevork'un coşkusu, Suriyeli herhangi birinden daha az değil.

 

2011 Mayısında, 25 yaşındaki kardeşi Harun kaçırıldı. Harun, kız arkadaşı ile birlikte Tevhid Tugayı militanları tarafından kaçırıldı ve serbest bırakılmaları karşılığında ailesinden 400 bin dolar fidye istendi. Kevork'un anlattığına göre psikolojik ve fiziksel işkencelerden saatler sonra, 12 bin dolar üzerinde anlaşma sağlandı. Babası bizzat, İdlip'in El-Dana bölgesinde bulunan Tevhid Tugayı merkezine gidip parayı ödedi ve oğlunu aldı. Bunun ardından aile Beyrut'a gitti. Kevork'un siyaset bilimi diploması, iş bulmasına yardımcı oldu. Son zamanlarda Şam'a ziyaretleri yoğunlaşmış. Doğduğu yere, Halep'e dönüş umutları ise büyük.

 

Üç yıldır süren krizden, Ermeniler de (Ortodoks, Katolik ve Evanjelik) Suriyelilerin geri kalanı gibi, savaştan paylarına düşeni yaşadılar. Öldürüldüler, kaçırıldılar ve göç ettirildiler. Suriye'yi, onlar için göç ederken mola verdikleri bir terminal olarak değil, bir vatan olarak görüyorlar. Türkiye'nin, Suriye savaşına, önemli bir rol üstlenerek karışması, Ermenilerdeki vatan anlayışını güçlendirmiş durumda. ''Bugün maruz kaldığımız katliamların, dedelerimizin Türklerin eliyle yaşadığı katliamdan farkı yok'' diyor Kevork.

 

''Suriye'deki savaştan sonra, Suriye'nin, bizim vatanımız olduğunu ve ona bağlı olduğumuzu fark ettik.'' Kevork bu sözlerden sonra arkadaşlarının çoğunun Ermenistan'a kaçtığını söyledi: ''Oraya adapte olamadılar. Mutlu değiller. Biz Suriye'deki Ermeniler, Ermeni toplumundan farklıyız. Kültürümüz de farklı. Ermenistan'a göç eden öğrenciler, okullarında Suriye bayrağını taşıyorlar.''

 

Krizden önceki verilere göre Suriye'de 80 bin Ermeni vardı (Çev. notu: bu sayı çoğu kaynakta 150 bin olarak geçiyor). Bu sayının yüzde 80'i Halep'te, yüzde 10'u Şam'da ve geri kalan kısmı Deyr Zor, Haseke, Kamışlı ve Rakka'daydı. Özellikle Halep başta olmak üzere yaşanan kanlı süreç onları, Şam, Lazkiye ve Tartus'a kaçmaya zorladı. Bir kısmı da Lübnan ve Ermenistan'a gitti.

 

Antoni Bardakcıyan (24 yaşında), eğitimine Erivan'da devam ediyor: ''Burada, ülkesinden kopmuş, sürgünde yaşayan biri gibi hissediyorum. Bu duruma alışmak için zamana ihtiyacım var. Çocukluğumdan beri iki kimliğim var, Ermeni ve Suriyeli.'' Sürecin, kısa bir zaman içinde iyileşeceğine inanmamasına rağmen ''Tehlikenin yok olduğunu hissettiğim zaman, geri döneceğim; geçim kaynaklarım, evim, arkadaşlarım ve daha birçok şey orada'' diyor.

 

Savaşın başlangıcından beri Halep'teki Ermeni Ortodoks Patrikhanesi savaştan önce de olduğu gibi yaşlılar, yetimler ve yoksullarla ilgilenip onlara yardım etmek türünden insani ve sosyal aktivitelere devam ediyor. Patrikhane'nin sözcüsü Geriyar Rissiyan, Al-Akhbar'a verdiği demeçte ''Okullar, üniversiteler, kültürel mekânlar ve yardım kuruluşları, öncekine göre daha az yoğunlukta olsa da işlemeye devam ediyor'' dedi. Ermenilerin kriz dolayısıyla Suriye'den çıkışına ''göç'' demeyi reddediyor: ''Göç olarak tabir etmiyoruz. Çünkü ayrılanların çoğu, geçici olarak gitti ve kriz sonunda geri dönecekler.'' Yerinden edilen Ermenilerin sayısının, Suriye'de var olanların, üçte biri ile dörtte biri arasında bir rakam olduğunu düşünüyor. Bunun sebepleri olarak da Rissiyan şöyle diyor: ''Çoğu işini kaybetti. El-Meydan, Şeyh Maksud, El-Arkub ve sanayi bölgesindeki birçok fabrika ve depo yağmalandı.'' Aynı durumun Suriyelilerin çoğu için geçerli olduğuna dikkat çekiyor.

 

Maria, kriz başlangıcından beri Suriye'yi terk etmemiş. Suriye'nin başkenti Şam'da bir okulda öğretmenlik görevine devam ediyor: ''Burayı terk etmem gerektiğini hiç bir zaman düşünmedim. Bu savaşla birlikte Suriye'deki Ermeniler, Suriyeli kimliklerini daha çok hissettiler. Ermeni okulları eğitimlerine devam ediyor (Çev. notu: Ermeniler, özellikle Halep'te tehcirden sonra okullar açtı. Araştırmalara göre de sadece 1917-1978 arası Suriye'de Ermeni diliyle 115 gazete çıkarılmaktaydı.) Kültürel derneklerin çalışmalarını da değişen koşulları göz önüne alarak hızlandırmaya çalışıyoruz. Hayır derneklerimiz de yardıma muhtaç ailelerin tıbbi ve diğer ihtiyaçlarını temin etmeye devam ediyor.''

 

Suriye'deki düşük demografilerine rağmen Maria ''Ermeniler, Suriye'deki diğer topluluklar gibi zarar gördüler. Çoğu işadamı ve sanayici işini kaybetti. Bunun yanında şehitlerimiz, yaralılarımız, kaçırılanlarımız ve yerinden edilenlerimiz var'' diyor.

 

Savaş, Ermenileri zaten baştan entegre oldukları topluma daha fazla entegre etti. Maria, Ermeni nüfusa ve başka muhtaçlara yardım dağıtmak üzere kurulan yardım kuruluşları ve komitelerinde yer almış. Ayrıca Rissiyan'a göre, Ermeni Ortodoks Patrikhanesi, tüm Suriye topraklarında çalışmalar yürüten ''Merkezi Yardım Komitesi'' imiş. Suriye ordusunda Ermeni gençler varken ayrıca gönüllülerden müteşekkil Ulusal Savunma Güçleri'ne de çok sayıda Ermeni katılmış durumda. Bununla birlikte var oldukları yerlerde kendilerini savunmak amacıyla yerel komiteler kurmuşlar.

 

Ermeni bir kaynak ''Savaştan bu yana onlarca Ermeni asker şehit düştü'' diyor. Halep'te Şeyh Maksud ve Bustan Paşa bölgelerinde, atılan havan toplarından ve keskin nişancıların hedef almasından dolayı onlarca sivilin hayatını kaybettiğini belirtiyor. Aynı kaynak, çoğu Halep'ten olmak üzere yaklaşık 100 Ermeni'nin kaçırıldığını ve onlardan şimdiye kadar bir haber alınamadığına dikkati çekiyor: ''Radikal gruplar tarafından yağmalanan ve yıkılan tüm tarihi kiliseler gibi 3 tane Ermeni kilisesi tahrip edildi. Bu kiliseler: Halep'te Aziz Kevork, Deyr Zor'da Ermeni Ortodoks Şehitleri ve Rakka'da Ermeni Katolik Şehitleri Kiliseleri. Sonuncusunda, IŞİD'in  militanları tarafından tepesindeki haç kaldırılıp yerine IŞİD'in bayrağı asıldı.''

 

Suriye'deki Ermeniler, Suriyeliliklerini vurgulamakta istekliler. Hz. İsa öncesinden beri Bilad-ı Şam'da olduklarını söylüyorlar. Tehcir ve katliamlardan sonra Suriye'deki sayılarının arttığı doğrudur ama Ermeni kafileleri, Deyr Zor, Rakka ve Halep üzerinden olmak üzere Suriye'den hep geçmişlerdir.

 

Onlar Suriyeli, çoğu Halepli. Savaş nedeniyle Ermenistan'a gitmek zorunda kalanlar hala Suriyeli. Hatta Ermenistan hükümeti ''Suriyeliliklerine'' yeni uyandı diyebiliriz. Ermenistan hükümeti, başkent Erivan'a yakın bir bölgede Suriye'den kaçan Ermenilerin kaldıkları yere ''Yeni Halep'' adını verdi. Ermenistan, Suriyeli Ermeniler için geçici bir istasyon. Onlar, Suriye vatanına geri dönüş hayallerinin gerçekleşmesini bekliyorlar.

 

Çev: Hasan Sivri

 

medyasafak.com