Batılı ana akım medya Ukrayna’daki Nazi problemine göz yummayı daha ne kadar sürdürecek?

Batılı ana akım medya Ukrayna’daki Nazi problemine göz yummayı daha ne kadar sürdürecek?
Stepan Bandera, 20. yüzyılın başlarında Ukrayna için bağımsız bir devlet kurmak isteyen Ukraynalı bir milliyetçiydi. Ancak bu arayış onu Nazi Almanyası ile el ele vermeye götürdü. Bandera ve bugünlerde Ukrayna Milliyetçileri Örgütü (OUN) olarak bilinen destekçileri, daha sonra Nazi rejiminin emriyle binlerce Polonyalının sistematik olarak öldürülmesinden sorumlu olacaktı. OUN sonunda Sovyetler tarafından ezilecek ve hapsedilecek olsa da, hücreleri Ukrayna'nın batı kesiminde on yıllar boyunca güçlü kalmaya devam etti.

 

 

Shabbir Rizvi

 

Press TV

 

 

Bu hafta başında New York Times, Ukrayna silahlı kuvvetleri saflarında ciddi bir sorun olduğunu kabul eden bir makale yayınladı: Nazi ikonografisinin ve sembollerinin gururla taşınması.

 

Makalede, Rusya'nın "özel askeri operasyonu" boyunca, Ukrayna silahlı kuvvetleriyle ilişkili çok sayıda hesabın, personelinin "Totenkopf" gibi Nazi sembollerini taşıdığını gösteren görüntü ve videolar yayınladığı belirtiliyor.

 

Makalede ayrıca resmi NATO hesabının Mart 2022'de Ukraynalı bir askerin Nazi imgeli bir görüntüsünü yayınladığı ve ardından sessizce sildiği kaydediliyor. Hesap ardından Nazi sembolizminin kullanımını gizlemeye çalışıyor ki bu da tekelci ana akım Batı medyasının sürekli yaptığı bir şey.

 

Görüntüleri "Ukrayna mitolojisi" ya da "Ultra milliyetçilik" işaretleri olarak çarpıtmaya çalışan Batı medyası, Rusya'ya karşı yürüttükleri vekâlet savaşını savunmak için zekâ oyunları Olimpiyatları düzeyinde gayret gösteriyor. Resmi anlatıyı sorgulayan her çaba "Rus trollüğü" iftirasıyla karşılanıyor.

 

Ancak, gerçekler inatçı şeylerdir ve "Ukrayna Ultra Milliyetçiliği" fikrini kabul etsek bile bunun izini köküne kadar sürebiliyoruz. "Ukraynalı Ultra Milliyetçi" zihniyeti anlamak için tek yapılması gereken basit bir "Stepan Bandera" araması yapmaktır.

 

Bandera, 20. yüzyılın başlarında Ukrayna için bağımsız bir devlet kurmak isteyen Ukraynalı bir milliyetçiydi. Ancak bu arayış onu Nazi Almanyası ile el ele vermeye götürdü.

 

Bandera ve bugünlerde Ukrayna Milliyetçileri Örgütü (OUN) olarak bilinen destekçileri, daha sonra Nazi rejiminin emriyle binlerce Polonyalının sistematik olarak öldürülmesinden sorumlu olacaktı.

 

OUN sonunda Sovyetler tarafından ezilecek ve hapsedilecek olsa da, hücreleri Ukrayna'nın batı kesiminde on yıllar boyunca güçlü kalmaya devam etti.

 

Bu hareket, Amerikan casusluk teşkilatı CIA'nin Soğuk Savaş sırasındaki Sovyet karşıtı operasyonlarında, üyeleriyle sürekli temas halinde kalmasına yetecek kadar güçlüydü. Aslında CIA bu ilişkiyi yıllarca sürdürecekti.

 

CIA Uzmanı Douglas Valentine bunu çok açık bir şekilde ortaya koyuyor: CIA 70 yıl boyunca Ukrayna'daki faşist güçlerin yetiştirilmesinde doğrudan rol oynadı.

 

Soğuk Savaş dönemi CIA ajanlarının ektiği tohumlar bugün Washington için sorunlu ama etkili unsurlar haline geldiler. Etkili çünkü meşhur Azov Taburu gibi birlikler sadece Ukrayna'da ulusal kahraman olarak görülmekle kalmıyor, Batı medyasının piyesleri onları ABD'de "demokrasinin savunucuları" haline de getirdi. Rahatsız edici çünkü savaş boyunca ve hatta öncesinde Nazi nişanlarını, inançlarını ve selamlarını gizlemediler.

 

Batı medyası Ukrayna'da (savaştan önce bile) bir Nazi sorunu olduğunu itiraf ettiğine, Rusya'nın askeri operasyonunun amacının "Nazisizleştirme" şeklinde sunulduğuna ve Ukrayna tarafındaki savaşçıların Nazi imgelerine ve sloganlarına hevesli olduğu görüldüğüne göre şunu merak ediyoruz: Amerikalıların, zar zor kazandıkları paralarının Neo-Nazilerin ceplerine akıtıldığını fark etmeleri için daha ne gerekiyor?

 

Amerikan vergi mükelleflerinin 23,5 milyar doları sadece Ukrayna'daki silahlanmaya harcanmış. Ardından, güvenlik yardımı - eğitim ve lojistik - için 18,3 milyar dolar vergi mükellefi parası daha. Buradaki rakamlar diğer yardım türlerini, mali yardım ve kredileri (elbette daha fazla silah için) içermiyor.

 

Joe Biden yönetimi, ülkedeki okulların zarar görmesine, altyapının aşınmasına ve sağlık sisteminin çökmesine fiilen izin verirken, Neo-Nazi askerlerine milyarlarca dolar akıtıyor. Bu askerler büyük olasılıkla mülteci statüsü için başvuracaklar ve ABD'de yaşamaları da otomatik olarak onaylanacak.

 

Amerikalılar mahallelerindeki Neo-Nazilerin neler yapabileceğine dair küçük bir fikir edinmek istiyorlarsa, pek çok Ukraynalı askerin üzerinde görülen popüler bir Neo-Nazi logosu olan Sonnenrad üstündeyken, siyahların yaşadığı bir mahalledeki marketi kurşunlayan ırkçı Buffalo tetikçisini örnek alabilirler.

 

Ukrayna'nın yanında savaş tamtamları çalan pek çok internet kullanıcısı ve aktif medya figürü, Nazi hizalanmasını "Rus Propagandası" olarak göstermeye çalışıyor. Ancak şunu sormak gerekir; eğer gerçekler gözünüzün önündeyse, bir gerçek ne zaman "Rus propagandası" olmaktan çıkar ve yutulması zor bir olgu haline gelir?

 

Medyanın savaş tiyatrosu, bir yandan Ukrayna için kamuoyu desteği üretirken bir yandan da uygunsuz gerçeklerin üstünü örtmeye çalışıyor. Ancak, Nazi imgeleri pişmanlık olmaksızın sergilenmeyi sürdürürken, ana akım medyanın savaş güdüsünü sorgulamaya cesaret eden Amerikalılar şunu sormak zorunda kalacak: Beyaz Saray'ın bundan haberi var mıydı? Ve eğer bunu biliyor idiyseler (ki kesinlikle biliyorlardı), ABD hükümeti kaybetmekte olduğu jeopolitik hâkimiyetini sürdürmek için daha ne yapacak?

 

Batılı medya kuruluşları ve Ukrayna ordusuna ait hesaplar, Ukraynalı askerlerin Sonnenrad (Kara Güneş), Totenkopf (Kafatası) ve Gamalı Haç sallarken çekilmiş çok sayıda fotoğrafını yayınladı. Bazen bu fotoğraflar siliniyor, bazen de Başkan Zelenskiy'nin kendi Instagram'ı da dâhil olmak üzere, dünyanın tanıklığına için bırakılıyorlar.

 

Her ne kadar New York Times gibi yayın organları Ukraynalı askerler ve "aşırı milliyetçi" unsurlar adına özür diliyor olsa da, Washington'daki savaş makinesinin üyeleri, savaşın iki partiden de büyük destek görmesi, hatta bütçe temerrüdü tehdidinin ortasında Ukrayna'ya kolayca yüz milyonlarca dolar bahşedilebilmesi için neredeyse hiç yorum yapmadılar.

 

Dolayısıyla sorulması gereken asıl soru şudur: Amerikalılar gözlerini açıp gerçeği görmeye istekliler mi, yoksa gözlerini yumup cüzdanlarını açık tutmayı mı tercih ediyorlar?

 

 

Çeviri: Medya Şafak