Bir sahte din olarak UFO kültünün doğası / Cinler ve bir sosyal mühendislik projesi

Bir sahte din olarak UFO kültünün doğası / Cinler ve bir sosyal mühendislik projesi
UFO'ların tam olarak ne olduğuna gelince, Upton cevabı İslami gelenekte buluyor; onların tarih boyunca rapor edilmiş psiko-fiziksel varlıklar, yani Cinler olduklarını söylüyor. Upton, toplum mühendislerinin amacının "Batı dünyasındaki paradigmayı Demokrasi ve Hıristiyanlık’tan Teknokrasiye ve Transhümanizme kaydırmak" olduğunu belirtiyor.

Bir sahte din olarak UFO kültünün doğası / Cinler ve bir sosyal mühendislik projesi

 

 

John Andrew Morrow

 

Crescent International

 

 

 

Upton, Charles. The Alien Disclosure Deception: The Metaphysics of Social Engineering. Philmont, NY: Sophia Perennis, 2021. ISBN: 978-1-59731-184-7 (Pbk)

 

 

1948’de San Francisco, California’da doğan ve Beat Kuşağı'nın öğrencisi olan Charles Upton, bir şair olarak büyük bir beğeni toplamış biridir. Upton, Amerikan edebi kanonunun bir parçasını oluşturmasına ve öğrenciler ile eleştirmenler tarafından dünyanın her yerinde şiirleri incelenmesine rağmen, onun en büyük mirası belagatli düzyazısıdır. Birkaç on yıl önce İslam'ı benimsedikten sonra, Covenants Initiative'e ilham vererek rehberlik etmiş; seçkin bir Sufi Müslüman metafizikçi, filozof, sosyal eleştirmen ve geleneksel barış eylemcisi kimliğiyle kutsal aktivizmin parlak bir feneri olarak öne çıkmıştır.

 

Üretken ve derin Upton; ufuk açıcı Sufi şair Rabia el-Adeviyye’yi Batı dünyasına tanıttığı Doorkeeper of the Heart, [Kalbin Kapıcısı]”; Kıyamet kehanetlerini incelediği Legends of the End [Son Mitleri]; metafiziği, kozmolojiyi ve ruhsal yolu araştıran Knowings [Bilgiler]; ve ayrıca manevi psikolojiyi ele alan The Science of the Greater Cihad [Büyük Cihad’ın İlmi] dâhil olmak üzere iki düzine kitabın yazarıdır.

 

Bilgili ve açık sözlü Upton The Virtues of the Prophet: A Young Muslim’s Guide to the Greater Jihad [Peygamberin Erdemleri: Genç Bir Müslümanın Büyük Cihada Yönelik Rehberi] ve Who is the Earth? How to See God in the Natural World’ün [Dünya Kimdir? Tanrı’yı Doğada Nasıl Görürüz?] yanı sıra tasavvuf temalarını incelediği Reflections on Tasawwuf’un [Tasavvuf Üzerine Düşünceler] yazarıdır. Ayrıca, bazı eleştirmenler tarafından Sufizm üzerine İngiliz dilindeki en iyi inceleme olarak tanımlanan Day and Night on the Sufi Path’i [Sufi Yolunda Gündüz ve Gece] ve Rus filozof, siyasi analist ve stratejist Aleksandr Dugin'in zararlı ve tehlikeli ideolojisinin yetenekli bir yapısökümü olan Dugin against Dugin’i [Dugin'e Karşı Dugin] yazmıştır.

 

Upton'ın en önemli çalışmalarının arasında şunlar da yer almaktadır: Deccal Sistemi: Postmodernizm ve New Age Akımında Doğruluk ve Yanlışlık, Duvardaki Çatlaklar: UFO'lar ve Geleneksel Metafizik, Karşı İnisiyasyonun Vektörleri: Tersine Çevrilmiş Maneviyatın Seyri ve Kaderi ve en önemlisi, bu önceki çalışmalardan yararlanan ve onları önemli ölçüde genişleten The Alien Disclosure Deception: The Metaphysics of Social Engineering [Uzaylıları İfşa Etme Aldatmacası: Sosyal Mühendisliğin Metafiziği]’dir. Upton'ın kitaplarının dağıtımı sınırlı olsa da, etkileri satışlarından çok daha ağır basıyor. “Hocaların hocası, ustaların ustası ve entelektüellerin entelektüeli” olan Upton'ın yazıları, zamanımızın önde gelen edebiyatçıları tarafından edinilir, incelenir ve tartışılır. Kitapları entelijansiyanın özel koleksiyonlarında yer alır.

 

Bu kitap incelemesinin konusu olan Uzaylıları İfşa Etme Aldatmacası, iki soruyu yanıtlamaya çalışıyor: 1) ABD hükümetinin UFO'ların varlığına ilişkin ani fikir değişikliğinin sebebi nedir? Ve 2) UFO’lar tam olarak nedir? Upton'ın mükemmel ve zekice yazılmış 244 sayfalık kitabında ortaya koyduğu gibi, bu sözde "ifşaat", II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar izi sürülebilen, uzun vadeli bir sosyal mühendislik projesinin parçasını oluşturuyor.  

 

UFO'ların tam olarak ne olduğuna gelince, Upton cevabı İslami gelenekte buluyor; onların tarih boyunca rapor edilmiş psiko-fiziksel varlıklar, yani Cinler olduklarını söylüyor. Upton, toplum mühendislerinin amacının "Batı dünyasındaki paradigmayı Demokrasi ve Hıristiyanlık’tan Teknokrasiye ve Transhümanizme kaydırmak" olduğunu belirtiyor. Vardığı sonuçlar fantezi, hayal gücü ve spekülasyona dayanmıyor, kapsamlı kanıtlar sunuyor. Bu kanıtlar “tarih, bireysel ve sosyal psikoloji, geleneksel metafizik ve eskatoloji, fizik bilimleri ve paranormal fenomenolojiden” yararlanıyorlar.

 

Bir Sufi Müslüman, bir mümin ve bir insan olarak Charles Upton bir görev duygusuyla hareket ediyor: “Bu aşırı karanlık zamanlarda hâlâ özgürlüğümüzün ve insan onurumuzun unsurlarını korumayı umut eden bizlerin, bu konularda en az amansız düşmanlarımız kadar bilgili olmamız gerektiğine inanıyorum.” (s. 5). Upton'ın uyardığı gibi, tüm insanlar, küresel egemen sınıfların gündemine ve onların uğursuz planlarını uygulayan kiralık “uzmanlarının” eylemlerine acilen aşina olmalıdır.

 

Upton ilk önce “geleneksel metafizik, eskatoloji ve demonoloji temelinde birincil bir fenomen olarak UFO'ların doğasını” açıklıyor (s. 6). “İster bir dizi yarı bilimsel spekülasyon, ister sahte bir din veya her ikisi şeklinde olsun, çağdaş bir inanç sistemi olarak UFO mitinin gelişiminin” izini sürüyor (s. 2). Son olarak bu fenomenin “doğasını, yöntemlerini ve olası hedeflerini” göz önünde bulundurarak, “çeşitli insan aldatma faaliyetlerinin tarihinin bir kısmını ortaya koyuyor.” (s. 6).

 

Upton, "UFO'lar ister aldatmaca, ister yanlış anlaşılan doğal fenomenler, bilinmeyen insan teknolojisinin eserleri, dünya dışı teknoloji örnekleri veya gizli tezahürler olsun" diye yazıyor ve "olgunun bir veya daha fazla sosyal mühendislik gündeminin temeli olarak kullanıldığına dair açık göstergeler var” diyor. (s. 8). Upton'a göre, “UFO'ların ve onların 'uzaylı' sakinlerinin ortaya çıkmasının paranormal olaylar olduğuna dair ikna edici kanıtlar var.” (8). Söz konusu varlıklar, “dünya dışı varlıklar” veya “yabancılar” değil, gerçekte Cin taifesinin üyeleri, Büyük Varlık Zinciri’nin (s. 31) yedinci katında yaşayan dünyalararası yaratıklardır.

 

Eskiler tarafından gulyabaniler, iblisler, periler, düşmüş melekler, ruhlar ve “tanrılar” olarak biliniyorlardı (90). İslam'a göre Cinlerin hepsi kötü olmasa da,  "mevcut UFO tezahürlerini sahneleyenler", en korkunç kaçırma ve istismar vakaları da dahil olmak üzere kayıtlı “musallat” hadiseleri "neredeyse kesinlikle şeytanların işidir. (s. 40). Bunlar, asi cinler, sapkınlık elçileri, zihin kontrolünün ustaları ve ilahlaştırılmayı ve ibadet edilmeyi arzulayan Şeytan’ın dostlarıdır (s. 232). Sonuç olarak UFO fenomeni, Yaratıcı olan Allah'tan uzaklaştıran bir karşı inisiyasyon kültüdür (s. 57-60).

 

Charles Upton'ın Uzaylıları İfşa Etme Aldatmacası, insanları Tanrı'ya yaklaştırır ve onlara Tanrı'nın zuhuru ve vekilleri olduklarını hatırlatır. İlahi olanın yerini almaya çalışan ve yalanlar, terör ve korku eylemleri yoluyla kendilerini “tanrılar” ve insanlığın “yaratıcıları” olarak sunan şeytani aldatıcılara karşı koruma sağlar. İlâhi olarak vahyedilmiş tek tanrılı dinlerin yerine sahte ve kendi çıkarlarına hizmet eden bir “din”in ve kendilerine ait bir teolojinin peşinde koşanlar, uçucu ve geçici bilim başarılarıyla saf insanları etkilemeye çalışmaktalar. Hastalığı ortadan kaldırmak için genetik mühendisliği türünden teknolojilerini paylaşmaya söz veriyorlar (s. 225). Çevresel krizimizi çözmeyi vaat ediyorlar (s. 225). İnsan evrimini ve bilincini ilerletmek için burada olduklarını iddia ediyorlar (s. 225). Bilime iman ettiğimiz, yaratıcılarımız ve ustalarımız olarak onlara inandığımız sürece, kendilerini tüm sorunlarımızı çözecek Kurtarıcı ve Mesih olarak sunuyorlar. Bu manipülatörler tarafından büyülenmek yerine, onları gerçekte oldukları gibi görmeliyiz…

 

Tanrı'nın insanları kendi halifesi ve dünyanın koruyucuları kılmasını kıskanan ve dumansız ateşten yaratıklar olarak, çamurdan yaratıklar üzerindeki sözde üstünlüklerine ikna olan cinler, bizi Tanrı'dan uzaklaştırıp başka gezegenlere çekmeye ve Tanrı'nın tecellisi ile alay etmek için bizi trans-insanlara (yarı insan, yarı bilgisayar) dönüştürmek istiyorlar. Ancak Upton'ın uyardığı gibi: “Doğru evimiz yeryüzü, gerçek biçimimiz insan suretidir; Kuran'ın son suresi olan Nas Suresi, “insanların kalplerine fısıldayan sinsi vesvesecinin” telkinlerine karşı bizi uyarmaktadır.” (s. 224). O halde kovulmuş Şeytan’dan Allah'a sığınalım ve zamanımızın en parlak Amerikalı Müslüman yazarlarından birinin bu etkileyici eserini inceleyelim.

 

 

Çeviri: Ozan Kemal Sarıalioğlu

 

 

Medya Şafak