Ahmed el-Kâtib'e reddiye (34): Hz. Hasan ve Hüseyin’den sonra imametin iki kardeşte birleşmeyeceği inancı sonradan mı ortaya çıktı?

Ahmed el-Kâtib'e reddiye (34): Hz. Hasan ve Hüseyin’den sonra imametin iki kardeşte birleşmeyeceği inancı sonradan mı ortaya çıktı?
Dikey veraset yasası ve İmam Hasan ile İmam Hüseyin’den (a.s.) sonra imametin kardeşe geçmesinin caiz olmayışı İmam Sâdık’tan sonraki hicri ikinci ve üçüncü yüzyıl İmâmiyye Şiası’nın ittifak ettiği hususlardandır. Bu hakikati, Şeyh Tûsî’den yüzyılı aşkın bir süre önce yaşamış olan dayı yeğen Nevbahtî’ler ve Eşarî el-Kummî aktarmıştır. Buna ek olarak bu konu çerçevesinde sahih rivayetler de vardır.

 

Seyyid Sâmî el-Bedrî

 

Otuz Dördüncü Şüphe:

İmam Hasan ve İmam Hüseyin’den sonra imamet iki kardeşte birleşmez

 

Yazar şöyle diyor:

İmam Hasan Askerî’nin çocuğunun mevcudiyeti görüşüne sevk eden başlıca etken dikey veraset yasasına ve Hasan ile Hüseyin’den (a.s.) sonra imametin kardeşten kardeşe geçmesinin caiz olmadığı ilkesine sarılmaları idi. Hâlbuki bu zayıf bir görüştü ve Tûsî’nin iki yüz yıl sonraki iddiasının aksine söz konusu dönemde İmâmiyye Şiası’nın bu konuda bir icmâsı yoktu.

Ben derim ki: Dikey veraset yasası ve İmam Hasan ile İmam Hüseyin’den (a.s.) sonra imametin kardeşe geçmesinin caiz olmayışı İmam Sâdık’tan sonraki hicri ikinci ve üçüncü yüzyıl İmâmiyye Şiası’nın ittifak ettiği hususlardandır. Bu hakikati, Şeyh Tûsî’den yüzyılı aşkın bir süre önce yaşamış olan dayı yeğen Nevbahtî’ler ve Eşarî el-Kummî aktarmıştır. Buna ek olarak bu konu çerçevesinde sahih rivayetler de vardır. 

 

Şüphenin Reddi:

Tam aksine İmâmiyye Şiası’nın tamamı bu görüştedir. Hatta bu görüşün Şiîler nezdinde İmam Mehdi’nin veladetinden önce meşhur ve mütevatir olduğu dahi söylenebilir. Nitekim İsmâîl b. Ali en-Nevbahtî et-Tenbîh fi’l-İmâmet adlı eserinde bunu naklettiği gibi kız kardeşinin oğlu Hasan b. Mûsâ en-Nevbahtî Fırakü’ş-Şia kitabında ve el-Eşarî de el-Makâlât ve’l-Fırak’ta bunu zikretmişlerdir.

 

Ebû Sehl en-Nevbahtî’nin ifadeleri

İsmâîl b. Ali en-Nevbahtî et-Tenbîh adlı eserinde şöyle der:

Sâdık İmamlardan (a.s.) mütevatir olarak aktarılan haberlerle, İmam Hasan ve İmam Hüseyin’den (a.s.) sonra imametin ancak imamın çocuğunda olacağını, kardeşine veya yakınına geçmeyeceğini bilmekteyiz.

 

Eşarî el-Kummî’nin açıklamaları

Eşarî el-Kummî el-Makâlât ve’l-Fırak adlı eserinde şöyle der:

İmâmiyye olarak bilinen fırkadır. Bunlar şöyle derler: Hasan b. Ali’nin (a.s.) ölümünden sonra, Hasan b. Ali b. Muhammed b. Ali Rıza’nın (a.s.) soyundan, yeryüzünde Allah’ın hücceti, halifesi ve emrinin kâimi olacak birisi gelecektir. İmamet, geçmişteki sünnet üzere kıyamet gününe kadar sürecektir. İmametin işleyişinde herhangi bir değişiklik olmaz ve ortadan kalkmaz. İmamet, İmam Hasan (a.s.) ve İmam Hüseyin’den (a.s.) sonra iki kardeşte birleşmez ve kardeşten kardeşe geçmez. Bu caiz değildir. İnsanlık son bulup Allah’ın emirleri, yasakları ve kulları üzerindeki sorumluluk kalkıncaya kadar imamet ancak Hasan b. Ali b. Muhammed’in (a.s.) soyundan devam edebilir. Yeryüzünde sadece iki kişi kalsa birisi hüccet olur… İmamet, babası hayatta iken ölen veya kardeşi ya da başka birinin vasiyette bulunduğu kişinin neslinden de yürümez… Şöyle ki bu husus İmâmiyye Şiası’nın ihtilaf etmediği ve icmâya vardığı akidelerdendir. Bununla ilgili Sâdık İmamlardan (a.s.) rivayet edilen haberlerin kaynağının sıhhati, rivayetlerin (esbab) sağlamlığı, isnadlarının mükemmelliği ve râvilerinin güvenilirliği üzerinde hâlihazırda onların icmâsı vardır.[1]

 

Hasan b. Musa Nevbahtî’nin sözleri

Hasan b. Musa en-Nevbahtî Fırakü’ş-Şia adlı eserinde şöyle diyor:

On ikinci fırka olan İmâmiyye ise şöyle dedi: Mesele önceki fırkaların hiçbirinin dediği gibi değildir. Allah’ın yeryüzünde Hasan b. Ali’nin evladından bir hücceti vardır ve Allah’ın emri tahakkuk edecektir. Hasan b. Ali’nin (a.s.) soyundan birisi eski geleneklere ve ilk metoda göre babasının vasisidir. İmametin, İmam Hasan ve İmam Hüseyin’den (a.s.) sonra kardeşten kardeşe intikali mümkün ve caiz değildir. Aynı şekilde mahlûkat var olduğu sürece imametin Hüseyin b. Ali’nin (a.s.) evladının dışında olması da caiz değildir. Allah’ın emirleri yürürlükte olduğu sürece imamet böyle devam eder. Yeryüzünde sadece iki kişi kalacak olsa bunlardan biri hüccet olurdu. İmameti sabit olmayan bir kimsenin soyunda ve babası hayatta iken hücceti sabitleşmeden ölenin çocukları arasında imam olmaz… Bu, az önce adı geçen fırkalar arasında hiç tartışılmaksızın Sâdık İmamlardan (a.s.) intikal eden görüştür. Bu rivayetin kaynağının sıhhatinde, sebeplerinin sağlamlığında ve isnadının doğruluğunda hiç şüphe yoktur.

Bu açıklamalar ışığında anlaşılmaktadır ki Şeyh Tûsî’nin sözleri Nevbahtî’nin ve Eşarî el-Kummî’nin naklettiklerinin doğrulanması sadedindedir, yoksa kendisi yeni bir şey tesis ediyor değildir.

 

Rivayetlerden örnekler

Bu konudaki haberler çoktur, biz bunlardan Kuleynî’nin el-Kâfî adlı eserinde sahih isnad zincirleri ile rivayet ettiklerini sunmakla yetineceğiz.

عن الحسين بن ثوير بن أبي فاختة، عن أبى عبد الله (عليه السلام) قال لا تعود الامامة في أخوين بعد الحسن والحسين أبدا، إنما جرت في علي بن الحسين كما قال الله تبارك وتعالى "واولوا الأرحام بعضهم أولى ببعض في كتاب الله" فلا تكون بعد علي بن الحسين (عليه السلام) إلا في الاعقاب وأعقاب الاعقاب

“Ali b. İbrâhim’den, o Muhammed b. İsâ’dan, o Yûnus’tan, Hüseyin b. Süveyr b. Ebî Fâhite kanalıyla Ebû Abdullah es-Sâdık’tan (a.s.) şöyle rivayet etmiştir: İmamet, Hasan ve Hüseyin’den (a.s.) sonra artık sonsuza dek bir kardeşten diğer bir kardeşe geçmez. Yalnızca Ali b. Hüseyin (a.s.) üzerinden devam etmiştir.  Allah Tebârek ve Teâlâ’nın da buyurduğu gibi: ‘Akrabalar, Allah'ın kitabına göre birbirlerine önceliklidirler.’ (33/el-Ahzâb/6) Bu yüzden Ali b. Hüseyin'den sonra imamet, ancak babadan oğula geçer.[2]

عن حماد بن عيسى، عن أبي عبد الله (عليه السلام) أنه قال لا تجتمع الامامة في أخوين بعد الحسن والحسين إنما هي في الأعقاب وأعقاب الاعقاب

“Muhammed b. Yahya’dan; o Muhammed b. el-Hüseyin’den; o, Abdurrahmân b. Ebî Necrân’dan; o, Süleyman b. Cafer el-Caferî’den; o, Hammâd b. İsa kanalıyla Ebû Abdullah es-Sâdık’tan (a.s.) şöyle rivayet etmektedir: İmamet, Hasan ve Hüseyin’den (a.s.) sonra asla iki kardeşte bir araya gelmez. Onlardan sonra imamlık, ancak babadan oğula, ondan da oğluna geçer.[3]

عن محمد بن إسماعيل بن بزيع، عن أبي الحسن الرضا (عليه السلام) أنه سئل أتكون الامامة في عم أو خال؟ فقال لا، فقلت ففي أخ؟ قال لا، قلت ففي من؟ قال في ولدي، وهو يومئذ لا ولد له

“Muhammed b. Yahya’dan; o Ahmed b. Muhammed b. İsa’dan; o, Muhammed b. İsmâîl b. Buzey’den şöyle rivayet etmiştir: Ebu’l-Hasan er-Rıza’ya (a.s.) ‘İmamet, önceki imamın amcasına veya dayısına geçer mi?’ diye soruldu. İmam (a.s.) ‘Hayır’ dedi. Ben de bunun üzerine: ‘Peki, kardeşe geçer mi?’ diye sordum. İmam (a.s.) ‘Hayır’ buyurdular. ‘Öyleyse kime geçer?’ diye sorunca ‘Oğluma geçer’ dedi. İmam bunu söylediğinde oğlu yoktu.[4]

 

 

Çeviri: Cevher Caduk

 

Medya Şafak

 

 



[1] el-Makâlât ve’l-Fırak, s. 103

[2] el-Usûl mine’l-Kâfî, c. 1, s. 285.

[3] Age, c. 1, s. 286.

[4] Age, c. 1, s. 286.