ÖZEL: Hizbullah: Kapasitesi ve Ortadoğu’daki rolü (1)

ÖZEL: Hizbullah: Kapasitesi ve Ortadoğu’daki rolü (1)
Hizbullah’ın silahlı gücüne ilişkin değerlendirmeler çeşitlilik gösterir. İran’ın FARS haber ajansının Ekim 2016 verilerinde Hizbullah’ın silahlı gücü, ihtiyat kuvvetler dâhil en az 65 bin asker olarak belirtiliyordu. Bunların içinden 21 bin kişi, sürekli eğitim alan profesyonel askerlerdir. 2017 Askeri Denge raporuna göre şu anda 5 ila 8 bin arası Hizbullah üyesi Suriye’de savaşıyor.

 

 

 

South Front

 

 

 

Hizbullah hareketi 1982 yılında Lübnan'da, Şii topluluğunun, kendi bakışlarına göre ılımlı Şii partisi Emel'in seküler niteliğinden hoşnutsuz olan bir kesiti tarafından kuruldu. İsrail'le yeni örgütsel biçimler ve savaş yöntemleriyle çatışmak gerekip gerekmediği konusunda da o dönemde topluluk içinde görüş ayrılıkları vardı. Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'a göre Hizbullah, kuruluşundan beri saf anlamda Lübnan içi bir oluşum olup Filistinli ve Lübnanlı partilerden gelen destek ve yardıma dayanırken, İran ve Suriye desteği daha sonra geldi.  

 

En başından itibaren Hizbullah'ın faaliyetleri üç ilkeye dayandı. Birinci olarak İslam, örgütün fonksiyonlarının ideolojik, doktrinsel ve pratik temeli ilan edilir. İkinci olarak örgütün ana amacı Lübnan ve Filistin'deki İsrail işgaline ve Siyonist tahakküme karşı mücadele etmektir. Üçüncü olarak Hizbullah, Velayet-i Fakih'in gerekliliğine ilişkin Şii tezini kabul eder. Bu Şii doktrini, 12. İmam Muhammed el-Mehdi'nin gaybet dönemi boyunca Şiiler üzerindeki önderliğin üst düzey Şii din adamlarına aktarıldığını ileri sürer.

 

Yapı ve karar alımı

 

Bir örgüt olarak Hizbullah, belli ideolojik prensiplere dayanan bir yapıya sahiptir ve hareketin faaliyetleri üzerinde fiili bir etkisi olmayan bir devlet çerçevesi içinde varlık gösterir. Partiye, 7 üyeden (altı dini lider – ulema – ve bir dünyevi lider) oluşan bir Şura Meclisi öncülük eder. Üyeler, hareketin en yetkili 200 üyesinden oluşan Merkezi Meclis tarafından seçilir. Şura Meclisi seçimleri üç aşamadan oluşur. Bunlardan birincisi, aday seçimidir (genellikle 70-80) ve üst düzey liderler tarafından, kriterleri karşılayan din adamları ve dünyevi bireyler belirlenir. Bu aşamayı geçenler ikinci aşamaya katılma hakkına sahiptir. Bir başka deyişle, Şura Meclisi adayları haline gelirler. Bir kural olarak bir sonraki aşamaya 10-15 kişi kalır. Son aşama ise 7 Şura Meclisi üyesinin doğrudan seçiminden müteşekkildir.

 

Meclis kararları nihaidir ve bütün parti üyeleri için dini olarak bağlayıcıdır. Bu kararlar ya oybirliğiyle ya da oyçokluğuyla benimsenir. Eğer Şura Meclisi içinde bir açmaz veya bölünme meydana gelirse meselelere parti lideri karar verir. Böyle bir durumda parti liderinin kararları nihaidir ve bütün idari kurumlar üzerinde bağlayıcıdır; bunlara karşı çıkılamaz. Bu şekilde Velayet-i Fakih ilkesi işler ve yönetici elit arasında bölünmeler engellenir.

 

Partinin fiili operasyonları, “Şura Tenfiz” olarak bilinen idari yürütme aygıtı tarafından yürütülür. Bu yapı beş meclisten oluşur:

 

1. Yürütme Meclisi (sosyal, kültürel ve eğitsel faaliyetler de dahil olmak üzere siyasi ve örgütsel meseleleri denetler);

2. Siyasi Büro (hareket içi meseleleri ele alır);

3. Parlamenterler Meclisi (Hizbullah'ın Lübnan yasaması içindeki faaliyetleriyle ilgilenir);

4. Şer'i Meclis (dini fetvalar yayınlar ve anlaşmazlık durumlarında İslam hukuku temelinde hakemlik yapar);

5. Cihad Meclisi (denetim, üye alımı, eğitim, ekipman ve güvenlik de dahil olmak üzere hareketi yönetir).

 

Genellikle her meclisin başında bir Şura Meclisi üyesi bulunur.

 

Hareketin genel sekreteri, aynı zamanda silahlı oluşumların başkomutanı olan Hasan Nasrallah'tır. Liderlikte ayrıca bir genel sekreter yardımcısı, en yüksek yargıç olan bir dini lider, bazı Lübnan milletvekilleri, Güney Lübnan için askeri oluşum komutanı ve örgütün bölgesel liderleri yer alır. Yürütme Konseyi'nin, özgün faaliyet alanlarından sorumlu muhtelif departmanları vardır. Bu faaliyet alanları savaş, sağlık hizmeti, enformasyon, basın, finans, dış iletişim ve koordinasyondur.

 

Silahlı oluşumlar ve bunların özgünlükleri

 

Hizbullah'ın silahlı gücüne ilişkin değerlendirmeler çeşitlilik gösterir. İran'ın FARS haber ajansının Ekim 2016 verilerinde Hizbullah'ın silahlı gücü, ihtiyat kuvvetler dâhil en az 65 bin asker olarak belirtiliyordu. Bunların içinden 21 bin kişi, sürekli eğitim alan profesyonel askerlerdir. 2017 Askeri Denge raporuna göre şu anda 5 ila 8 bin arası Hizbullah üyesi Suriye'de savaşıyor.

 

Bekaa Vadisi: bölgesel komutanın sorumlulukları, Hizbullah ile Suriye ordusunun ortak komutası altındaki “Şeyh Abdullah” askeri kampı için İran'dan gelip Suriye üzerinden ulaşan silah sevkiyatlarını içermektedir. Çeşitli kaynaklara göre bu bölgedeki güçler, her biri 252'şer kişiden en az 7 piyade müfrezesinden oluşmaktadır. Bunlardan üçü motorizedir.

 

Güney Beyrut: çeşitli kaynaklara göre bu bölge, 252'şer askerden oluşan ve biri motorize olan en az iki müfreze barındırmaktadır.

 

Güney Lübnan:  1989 tarihli Taif anlaşması sonrasında Hizbullah oluşumları yeniden örgütlendi ve birleşik bir komuta altına yerleştirildi. Şu andaki komutan Hizbullah'ın askeri formasyonlarından ve özel güvenlik formasyonlarından sorumlu ve aynı zamanda Güney Lübnan'daki Lübnan Ordusu birimlerine de komuta edebiliyor. Bu bölge, her biri 252 askerden oluşan, beşi motorize, en az 7 müfreze içermektedir.

 

Dahası, İran, NATO ve Rus ölçütlerine göre tam kapsamlı bir tank alayının da var olması gibi basit olmayan bir gerçeğe de dikkat etmek gerekir. Kasım 2016'da Kuseyr şehri  (Humus vilayeti, Suriye) yakınlarında, Hizbullah ekipmanları teftiş edilmişti.

 

Eldeki fotoğraflar, T-55, T-62 ve bazı T-72 tanklarını, bazı 2S1 Gvozdika obüslerini, BMP-1, ve -2, M113 model 14.5 mm makineli tüfekli APC'leri,  ZSU-57-2 SPAA silahlarını gösteriyordu. Bu teçhizatların çoğu, göründüğü kadarıyla Suriye ordusu cephaneliklerinden geliyordu ve Lübnan Ordusu'ndan ve muhtemelen İran'dan temin edilmişti.

 

En fazla ilgi çekenler, Kvadrat (SA-6) SAM paletli şasi ve Sovyet dönemine ait KS-12 85mm ve Ks-19 100mm AA silahlarının kullanılmasıyla bir araya getirilmiş hibrid teçhizatlardı.

 

Her ne kadar bunların modern uçak ve insansız hava araçlarına karşı etkililiği şüpheli olsa da, kara hedeflerine karşı doğrudan ateş desteği olarak faydalılardır. Öteki ilgi çekici silahlar arasında dört tekerlekli taşıtlar üzerine yerleştirilmiş modern Kornet ATGM'leri bulunuyor. Bu kendiliğinden tahrikli ATGM'ler, İsrail tankları da dâhil olmak üzere her türlü modern tankla etkin bir şekilde savaşabiliyor.  

 

Göründüğü kadarıyla bu birim, binlerce Hizbullah savaşçısının daimi olarak cephe hatlarında olduğu Suriye'deki savaşı sürdürmek üzere kuruldu. Tank ve top gibi doğrudan ateş desteğinin bulunmaması, operasyonların başarısını zayıflatır. Bu yüzden Hizbullah'ın savaş sahasında başarıyı güvence altına almak için kendi zırhlarıyla eşlik eden toplardan oluşan bir cephaneliği bir araya getirmeye karar verdiğini ileri sürmek mantıklı olacaktır.

 

Dört başı mamur bir siyasi ve askeri örgüt olan Hizbullah, İsrail ve radikal Sünni İslamcılar gibi düşmanlarla çevrili olduğunu anlıyor. Bu yüzden deneyimli personeli olan bir tank alayına sahip olmak hayati bir önem taşıyor, zira bu birim, Lübnan'ın ve komşu ülkelerin standartlarına göre ciddi bir gücü temsil ediyor. Lübnan'daki uzayan iç savaş, İsrail'le daimi olarak karşı karşıya olma ve şimdi Sünni İslamcılara karşı yürütülen mücadele, bir başka deyişle devamlı olarak savaş ve barış arasındaki çizgide bulunma, hareketi komuta düzenlemelerinde esnek hale getiriyor ve ortaya çıkan sorunlara hızlı ve uygun şekilde yanıt vermesine olanak veriyor.

 

Aynı zamanda Hizbullah'ın paramiliter kanadının, dışarıdan kendisine bir partizan hareketi sıfatı atfedilmesine karşın (ki 20-30 yıl önce böyleydi) kademeli olarak, bir eğitim düzeni, bir komuta yapısı ve bir lojistik segmenti bulunan, tam gelişkinlikte bir ordu haline geldiği sonucuna varmak da mümkün.

 

Kadro seçimi ve eğitim

 

Müstakbel bir savaşçının hazırlanması çok genç yaşta başlar. 6 yaşındaki çocuklar tartışmaya dâhil edilir ve büyüdükçe, daha ileri siyasi ve dini hazırlık eğitimi alırlar. Örnek bir eğitim rejimi şunları içerir: “Kuran çalışması”, “camide bir gün”, “ülkemi seviyorum”, “hane nasıl idare edilir”, “yaz kampı”, “liderime kendimi adıyorum.” Daha küçük yaştaki çocukların üniforması, bir kural olarak, apoletli mavi gömlekler, beyaz kefiye ve Ayetullah Humeyni rozeti içerir. 

 

Daha büyük çocuklar yazları güneydeki ve Bekaa Vadisi'ndeki kamplarda birkaç hafta geçirir, burada bir yandan eğitim alıp hayatta kalma becerileri edinirken, diğer yandan daha derinlemesine dini hazırlık eğitimi alır ve ana dilleri ve kültürleri üzerine çalışır.

 

Ardından İmam Mehdi İzci Birlikleri'ne transfer olurlar. İzcilerin misyonlarından biri yoksullara yardım etmektir. İzci Birlikleri liderine göre eğer çocuklar babalarını kaybederse veya kardeşleri kaderleriyle baş başa kalırsa, içten içe geri çekiliyorlar ve saldırganlık gibi psikolojik sorunlar geliştiriyorlar.

 

17 yaşında, İzci Birlikleri'nden mezun olanlar Taabiye'nin, yahut ihtiyat kuvvetlerin üyesi olur.

 

Öte yandan eğitim, Batılı gazetecilerin resmetmekten hoşlandıklarının aksine, İsrail'e karşı mutlak nefreti geliştirmeye çalışmaz. Eğitim sistemi her şeyden önce, Lübnan'ın Şii topluluğunun içinde var olduğu bağlam olan ulusal ve dinsel bir kimliğin geliştirilmesine dayanır.

 

Bir Hizbullah savaşçısının verdiği bir röportajda, siyasi olarak bağımsız kalmayı seçenlerin toplumsal parya olduğu belirtilmişti. Bu tür insanlar, aile ve toplumun kendilerinden nefret etmesi nedeniyle köylerini bile ziyaret edemez.

 

Kadro birlikleri savaş eğitimine odaklanır ve her biri ATGM topçuluğu, keskin nişancılık veya tahrip mermileri gibi bir alanda ihtisas edinir. Nizami Hizbullah savaşçıları Lübnan, Suriye ve İran'da (Devrim Muhafızları görevlisinin liderliği altında) özel kamplarda eğitimden geçer. Görevliler alt rütbeler için eğitim verir ve öne çıkan kişileri özel birimlere seçer. İçlerinden bazıları komutan olur, bazıları ise Özel Güvenlik Aygıtı'na seçilir.

 

Tabiye ihtiyat kuvvetleri köylerin korunmasında görev alır ve İzci Birlikleri'nden seçilir. Kadro savaşçıları ve ihtiyat kuvvetler şu bölgelerden birinde hizmet verir: İsrail-Lübnan sınırı ve Litani nehri bölgesi—Nasr Tugayı, Litani'nin kuzeyi—Bedir Tugayı, Bekaa Vadisi—Haydar Tugayı.

 

Güney Lübnan'daki her bir Hizbullah tugayının Kuzey İsrail'de işgal etmesi beklenen bir bölge vardır. Her tugaydaki çatışma eğitimi ve özel eğitim yerel coğrafyayı dikkate alır. Sınır sahasının da tahkim edildiğine dikkat etmek gerekir: tüneller, sığınaklar ve mayın tarlalarından oluşan geniş bir ağ vardır. Tünelleri kullanan Hizbullah, havadan fark edilmeden ve saldırıya uğramadan ihtiyaç duyulan hücum bölgesinde çok sayıda birlik toplayabilir. 

 

Suriye'deki savaş nedeniyle Hizbullah, ihtiyat kuvvetlerle 60 ila 90 gün süren eğitim kursları düzenlemeyi seçti. Komutanlar da deneyim elde etmeleri için savaş bölgesine gönderildi. Yoğun operasyonlar ve kaçınılmaz kayıplar komutanları ve askerleri savaş bölgesinde (murabata) rotasyon dönemlerinden daha uzun kalmaya zorladı. İhtiyat kuvvetler için bu, yılda 15 gündü. Suriye savaşından önce, İsrail'le olan sınır böyle bir bölge olarak görülürdü. Şu anda Suriye'deki savaş bölgesinde rotasyon dönemi 20 gün ve durumun bunu gerektirmesi halinde süre uzatılabilir. Bu, optimum nokta olarak görülüyor, zira İsrail sınırında ve Suriye'de herhangi bir tırmanış durumunda eğitimli ve dinlenmiş birliklerin bulunmasını sağlıyor.

 

20 Mayıs 2017'den, Hizbullah birimlerin konuşlandırılmasıyla ilgili bir haberi örnek verelim. Rıdvan özel birimi ve diğerleri Suriye'den tümüyle çekildi ve yerlerine, Halep vilayetinin doğu ve batı kısmında konuşlanan Bedir Tugayı geçti. Aziz Tugayı Palmira eteklerinden çekildi ve geçici olarak El-Kaim Tugayı oraya yerleşti.

 

Dahası, Rıdvan biriminin alarm seviyesi yükseltildi ve bu birim Güney Lübnan'a (Litani nehri ve İsrail sınırındaki Şebaa çiftlikleri) gönderildi. İsrail'le savaş durumunda Celile'de operasyon düzenlemesi düşünülen El-Celil Tugayı Güney Lübnan'daki daimi mevzilerinde kaldı. Doğrudan Hasan Nasrallah'a bağlı olan Nasr Tugayı ihtiyat kuvveti olarak kaldı.

 

Rıdvan birimi adını, 2008 yılında öldürülen Özel Güvenlik Departmanı şefi İmad Muğniye'den (müstear ismi Hacı Rıdvan) alıyor. Bu birim baskın düzenleme konusunda epey deneyimli ve en çok kent savaşına hazırlıklı, bu ise onu Suriye'de yeri doldurulamaz kılıyor.

 

Askeri doktrin: Suriye'de savaşmanın incelikleri

 

Suriye savaşının başlaması sonrasında Hizbullah liderliği, operasyonlar konseptini yeniden gözden geçirdi. Savaştan önce vurgu yapılan nokta, bir taraftan İsrail ordusuna azami asker ve teçhizat kaybı verdirirken diğer yandan eş zamanlı olarak çok sayıda kısa ve orta menzilli roketle İsrail'i vurmak üzere, küçük birimlerle meskun mahallerde savunma operasyonları yürütmeye yönelikti.

 

Hizbullah Suriye'de, şehirlerde hücum operasyonları düzenlemesi gerektiğini anladı. Bu yüzden eğitim sistemi üzerine yeniden düşündü, roket cephaneliğini büyüttü ve ağır silahlar ve keşif sistemleri temin etti.

 

Hizbullah'ın büyük birimler kullanarak hücum düzenlediği ilk operasyon, Mayıs-Haziran 2013'teki Kuseyr savaşıydı. Hizbullah'ın 1200 ila 1700 arası en iyi eğitimli askeri muharebeye katıldı. Bu birlikler önce 17 kıtaya, ardından 3 ila 5 askerlik ekiplere ayrıldı. Hücum öncesinde komuta kademesi şehir ve şehre girişler üzerinde keşif yaptı ve ardından şehri, her biri bir kıtanın olacak şekilde 16 kesite böldü. Her bölgenin bir kod adı vardı. Bu durum muharebe esnasında komuta kuvvetlerinin, düşman karşı önlemler alamadan açık iletişim kanalları kullanmasına olanak verdi. Hizbullah komutanlığı, şehrin yakınlarındaki Suriye ordusu tank ve topçu birliklerinin idaresini üstlendi.

 

Şehrin bir yıldan fazla zaman boyunca selefi İslamcıların elinde olmasına ve iyi tahkim edilmiş olmasına karşın, kayıp oranları Hizbullah lehine 5'e 1 oldu. Muharebe, doğru organizasyonla, küçük bir kuvvetin tahkim edilmiş bir şehre etkili bir şekilde hücum edebileceğini gösterdi.

 

Suriye'deki Hizbullah biriminin İran tarafından askeri olarak yönetilmesine gelince, İran'ın Kudüs Gücü'nden Devrim Muhafızları uzmanlarını kullanarak Hizbullah birimlerini müfreze seviyesine (bazen bölük seviyesine) kadar yönetmesi muhtemel görünüyor. Devrim Muhafızları'nın Hizbullah ile Ketaib Hizbullah ve Asaib Ehl el-Hak gibi yerel özsavunma güçlerini koordine etme ihtimali göz ardı edilemez. Bir müfrezeden daha küçük birimler, uzmanların temin edilmesini gerektirmez. Komuta edebilen ve destek sağlayabilen çok sayıda eğitimli kadroya ihtiyaç vardır. Şu anda işbirliğini etkileyen faktörlerden biri dil bariyeridir: Lübnan'da Arapçaya karşı, İran'da Farsça.

 

Hizbullah, birliklerinin şehirlerde savaşabilmesi nedeniyle, Suriye'deki savaşın gidişatının değiştirilmesini sağlayan faktörlerden biri oldu. Suriye ordusu 2011-12 yıllarında, esas olarak İsrail'e karşı müşterek muharebe yürütmek üzere tasarlanan 1970'lerin ve 1980'lerin çizgisindeydi. Yeni gerçekler, bu ordunun şehirlerde küçük birimler gibi savaşamadığını gösterdi. Dahası Suriye ordusu uzun zamandır savaşmamıştı. Bu yüzden kent savaşı deneyimi olan komutanları yoktu. Hizbullah ise kurulduğu andan itibaren devamlı olarak İsrail'le savaştı. Nesillerdir komutanlar, İsrail ordusuna karşı yürütülen çatışma ve muharebelerde yeteneklerini biledi ve 2006 savaşı esnasında onlara ciddi kayıplar verdirdi. İsrail Güney Lübnan'dan çekilmek zorunda kaldı ve Hizbullah'ın ünü eşi görülmemiş seviyelere ulaştı.

 

İsrail'in askeri komutanlığı Hizbullah'ın Suriye'deki operasyonlarından kaygı duyuyor, zira Hizbullah'ın paramiliter kanadı artık ağır silahlar ve çok fazla sayıda kısa, orta ve uzun menzilli roket kullanarak hücum operasyonları düzenleyebilecek.

 

Hizbullah'ın bir düzenli ordunun benzeri haline geldiği gerçeği, İsrail ordusunun ona karşı savaş yaklaşımını yeniden düşünmesinde de görülebiliyor. İsrail ordusu, bir tugaya varan ve görevi İsrail'i istila edip köyleri ve askeri üsleri ele geçirmek olacak olan büyük oluşumlarla savaşmaya hazırlanıyor. Ayrıca, askerlerin tünellerde savaşmaya teknik ve psikolojik olarak hazırlanması da dahil olmak üzere, tünel savaşları meselesine özel bir dikkat gösteriyor. 

 

 

Devam edecek…

 

 

Çeviri: İlyas Halitoğlu

 

www.medyasafak.net