"Koalisyon'da İktidar Mücadeleleri"

"Koalisyon'da İktidar Mücadeleleri"
"Tencere dibin kara, seninki benden kara..."

Muhammed Blut
 

Es-Sefir
 

Ulusal Koalisyon'un, Suriye'nin Arap Birliği'ndeki koltuğuna alelacele hücum etmesinden sonra, muhalefet cephesinde bir bekleyiş söz konusu. Geçici hükümet oluşturulması ile başkanlığa Gassan Hito'nun getirilmesinden sonra Koalisyon içinde, bir sonraki adım için herhangi bir istişare yapılmadı. Amerikalı ve Katarlıların, geniş bir muhalefeti kapsaması ve meşru sayılabilmesi için, yapılandırdıkları ve kadrosunu seçtikleri yeni oluşum, bakanlıkların dengeli bir şekilde dağıtılması gerektiğini düşünen muhalifler ile karşı karşıya. Bu oluşum aynı zamanda; yönetim idaresinin ve hükümetinin niteliğinin ''siyasi mi? teknokratik mi?'' olacağı konusunda, Katar ve Arabistan arasında bir uzlaşmayı beklemekte.
 

Suudiler Katar'ın muhalifler arasında istediği gibi davranmasını sağlayan ''Katar tekelini'' frenlemek ve kırmak için, Geçici Hükümet seçimi sırasında her türlü maddi yardım, medya desteği ve diğer konularda bazı icraatları gerçekleştirerek, Doha ile mücadele edecek uzantılar elde etmeye çalıştılar. Amerikalılar da geçici hükümet oluşturma sürecinde, muhalefetten yavaş hareket etmesini istedi. Çünkü geçici hükümet oluşturma konusu, siyasi yapılar ve askeri oluşumlar arasında büyük bir tartışma konusu haline gelmişti.
 

Geçici hükümet oluşturma cephesinde, yanıtı sabırsızlıkla beklenen sorular var. Katarlıların Müslüman Kardeşler ile birlikte -Gassan Hito'yu seçip muhalefete dayatmada da görüldüğü gibi- izledikleri provoke edici ve çatışmacı tutum devam ettiği sürece  ''Geçici Hükümet'in'' çalışmalarını sürdürmesinin mümkün olmayacağı kanısı hakim. Bununla birlikte, ''Geçici Hükümet'' oluşturma konusunda hızlı davranıp Suriye'nin kuzeyini bu hükümetin kontrolüne bırakan bloklar, iki müttefikten öte değil artık: Doha ve Müslüman Kardeşler. Katarlılar aynı zamanda, yol haritasını Koalisyon'a istediği gibi dayatabilecek şekilde, Müslüman Kardeşler ve Mustafa Sebaa ile müttefik halde  40'a yakın oya sahip.
 

Muhalif cephenin (Geçici Hükümet muhalifi) listesi, birden fazla dağınık gruptan oluşuyor. En önemlilerden biri, Gassan Hito'yu ve Koalisyon'un geçmişini reddedip, genişletilmesini isteyen ''Birleşik  Askeri Konsey.'' Koalisyon liderinin kendisi Muaz El-Hatip ve yardımcısı Riyad Seyf de muhalif bir pozisyonda. Koalisyon'daki üyeliklerini donduran 9 ayrı grup da muhalif bir pozisyonda ama Geçici Hükümet muhalifleri de ortak bir vizyona sahip değil.
 

Muaz El-Hatip milli bir his ve yüksek ses tonu ile istifasını verip, sorunu müzakere ile çözme önerisi getirerek, muhaliflerin iç işlerine karışıyor diye Katarlıları eleştirip onlara isyan etmişti. Fakat Muaz El-Hatip halen; Katarlılar, Koalisyon ve Müslüman Kardeşleri ilişkisini kesecek, muhalefeti onların egemenliğinden kurtaracak ve müzakere yollu çözümü destekleyen içteki muhaliflerle kristalize olacak bir duruş sergilemede tereddüt ediyor.
 

Muhalefet cephesine, etnik ve mezhepsel isimler altında yeni katılanlar var. Geçen haftalarda, Batı ve Arap taraflarının uğraşları ile, Koalisyon'a dahil edilip meşruiyetini arttırmak amacıyla; Alevi, Hıristiyan ve Türkmen gibi isimler altında İstanbul ve Kahire toplantılarında temsilcilikler şekillendirildi.  
 

Bu mezhepsel/etnik temsilcilik oluşturma düzenekleri, Batılıların çözüm algılarına dair bilgiler veriyor. Batılıların varsayımına göre, rejimin devrilmesi, azınlıkların gönlünü kazanmaktan, onlara Koalisyon'da ön saflarda yer ve güven vermekten geçiyor. Tabi bu durumun sahaya somut bir şekilde yansıtılmadan gerçekleşmesi gerekiyor. En azından Amerika, İngiltere ve Fransa dışişleri bakanlıklarında üzerinde oynanmaya çalışılan budur. Suriye dosyasının ''denetmenleri'' olan bu üçlü ekip, kurulduğundan beri, Ulusal Meclisin meşru sayılması için azınlıkların da bu meclise dahil olması gerektiğini dillendiriyorlar. Hillary Clinton da daha sonra Ulusal Meclisin bu konuda başarısız olduğunu açıkça ifade etmişti.
 

Muhaliflerin, Katar ve Müslüman Kardeşler hegemonyasının karşısında, bu hegemonyaya katılmaktan ve bu hegemonyanın karşısına sivil toplum örgütlerinden, kadınlardan ve azınlıklardan blokajlar oluşturup, Müslüman Kardeşlerin etkisini kırmaktan ve ilerlemesini durdurmaktan başka- yapabilecekleri bir şey yok. Müslüman Kardeşler, Ulusal Meclis liderliklerine, laik Burhan Galyun ve Hıristiyan George Sabra gibi isimleri getirip, siyasi takiyye yaparak kendini gizlemeye çalıştı. Ardından fotoğraf genişletildi ve Koalisyon kuruldu. Üye sayısı 66'dan 100'e çıkarıldı. Böylece geçici olarak kurulacak hükümette hegemonyasını kurabilecek bir İhvan için taktik geliştirilmiş oldu. Böylece geçici hükümetin kontrolü altına girecek ve başkalarının siyaseten elini koyamayacağı ve idari birimlerde yer alamayacağı şekilde o bölgeler ''Müslüman Kardeşler'in'' sahası olacak.
 

Muhalifler, Müslüman Kardeşler'in, Suriye'nin bölünme olasılığını da dikkate almadıklarını belirtiyorlar. Muhalifler bu konuda Müslüman Kardeşler Mali İşler Yardımcısı Faruk Tayfur'un, Suriye'nin kuzeyinde, Şam'da askeri bir başarı elde etmeden, başkenti Halep olan bir devlet kurma fikrine onay vermiş olduğunu da belirtiyorlar.
 

Muhalifler, devrim mücadelesinin, ''yönetim ve iktidar'' mücadelesine döndüğüne işaret ediyorlar. Suriyeli bir muhalif, Koalisyon içinde ''nüfuzları belirsiz iki hükümetin varlığı veya bölünme ihtimallerine'' eğilimin arttığını söylüyor. Daha tehlikeli olanın ise, bölünme durumunda iki parçayı tekrar birleştirme zorluğu olduğunu da söylüyor. Bir muhalifin  Muaz El-Hatip'ten  aktardığına göre El-Hatip, tehlikeli ve riskli olan şeyin Kuzey ve Güney diye bölünmenin değil, bazı bölgeleri kontrolü altında tutan grupların yeni hükümetin otoritesine boyun eğmeme olasılıklarının olduğunu düşünüyor.
 

Muhaliflerin, Koalisyon'un şimdiki yapısından ve anlayışından uzak bir şekilde ve Müslüman Kardeşler'e karşı başarı kazandıracak bir can simidi için, mezhepsel ve etnik unsurları göz önüne alan bir uyuma göre şekillenmesi gerekir gibi duruyor. Muhalifler bunu yapamazsa, onları başından beri finanse eden ve şekillendiren devletlerin hegemonyasından çıkamazlar.
 

Suriye muhalefetinden bir kaynağa göre, önümüzdeki haftalarda, Suriye konusunda ''uzman'' olan Suriye Dostlarından 11 ülkenin (Son Roma toplantısındaki 11 devlet) toplantılarına şahit olacağız. Bu gruplar Türkiye, Katar, Arabistan, Emirlikler, Ürdün, Fransa, Amerika, İngiltere, Almanya ve İtalya'dan oluşuyor. Toplantıda Koalisyon, Geçici Hükümet, finansman ve silahlandırmanın geleceği konuşulacak.
 

Arapların ve uluslararası toplumun Suriye temsilcisi Lakhdar İbrahimi, Suriye'nin Arap Birliği'ndeki koltuğunu Koalisyon'a vermek gibi uygulamaların, siyasi çözümü başarısızlığa götüreceği konusunda uyarıda bulundu. İbrahimi, ''Muhalifleri başka alanlarda da tanımaya devam etmek bizi, silahlı muhalefetin karşısında halen çok güçlü bir şekilde duran Suriye rejimi ile uzlaşmazlığa doğru sürükleyecek'' diyor.
 

Çev: Hasan Sivri


medyasafak.com