İsrail, Avrasya üzerindeki nüfuzunu niçin derinleştirmek istiyor?

İsrail, Avrasya üzerindeki nüfuzunu niçin derinleştirmek istiyor?
Azerbaycan'ın, geniş bir Müslüman nüfusa sahip olması, Rusya ve Türkiye’yle sınırdaş olması, 7 milyar varil petrol rezervine ve 85 trilyon küp metre doğalgaz rezervine sahip olması ve Asya’dan Avrupa’ya giden transit yol üzerinde olması gibi avantajları, İsrail rejimini Azerbaycan’da nüfuz arayışına girmeye motive etti.

 

 

 

Alwaght.com

 

 

İsrail rejimi, silah ve sert güç kullanarak değil, yumuşak yollar ve akıllı taktikler kullanarak ve ülkelerin taleplerini dikkate alarak, Avrasya bölgesinde kilit bir aktör rolü oynamak için bir tutunma noktası arıyor.

 

 

Avrasya jeopolitiği

 

Avrasya bölgesi; Ukrayna, Belarus, Karadeniz ile Rusya arasında bölgeler, Kafkaslar, Hazar Denizi, Orta Asya ve Moğolistan dahil, geniş bir coğrafi bölgeyi içine alıyor. Bölgeler kategorize edildiğinde, Avrasya kilit önemde bir bölgedir ve aktörleri, uluslararası yapıda belirleyici bir rol oynayablilir. Bölge, Soğuk Savaş döneminde Doğu Bloku'nun parçasıydı. Şimdi, Atlantik Okyanusu'yla, Batı Asya'yla, Pasifik Okyanusu'yla sınırı var ve Rusya, temel aktör olarak öne çıkıyor. Gerçekte bölge, 17. yüzyıldan beri Rus İmparatorluğu'nun tanımlayıcı kimliği idi. Söz konusu olan Rusya'nın günümüzdeki yakın çevresi olduğu zaman da öyle. Öte yandan, Asya'da yer alan İsrail rejimi, bölge üzerindeki nüfuzunu derinleştirmek amacıyla, Avrasya ülkeleriyle yakın bağlar kurma arayışındaydı.

 

 

Kapasiteler ve güvenlik-kimlik düzeni 

 

Çıkarlar hakkında yapılabilecek basit bir izahat, maddi gücün ve bunun ülkelerin gözündeki yansımasının yeridir. Kapasiteler bir aktörün yerini belirler ve bir aktörün incinebilirliği de onun yerine bağlıdır. Fikirler, ideolojiler ve bilgi, farklı iktidar tipleriyle yakından bağlantılıdır. Bu yüzden bir aktörün manevra kabiliyetinin sınırları, onun yeriyle doğrudan ilişkilidir. İsrail rejiminin Avrasya'daki varlığı, Avrasya ülkelerinin onunla kuracağı yakın bağların ve işbirliğinin sonucu olarak Tel Aviv hakkında yeni bir anlayışa sahip olması anlamına gelecektir. İsrailli liderler, ihtiyaçlarını karşılamanın ve ortak faydalardan yararlanmanın yanında, güvenlik amaçlarını ele almada mümkün olan en düşük maliyetlerle, Avrasya'da kendileri için elverişli bir düzen inşa etme arayışındalar.

 

Zaman bağlamındaki her düzen, kendi özgün değerlerini vurgular ve bir ödül ve ceza sistemi getirir. Elverişli ve özgün amaç ve yöntemlerin yanında, kimlik temelli ve değer temelli ilkeler geliştirir. Sistematik ve istikrarlı düzenlerde her aktörün nihai amacı, azami derecede istikrar sağlamaktır. Tel Aviv bu amacı gerçekleştirmek için, Yunanistan'dan Türkmenistan'a kadar Avrasya ülkeleriyle olan bağlarını geliştirmek istiyor. Maddi ve manevi güçlerin, aktörlerin karakteristik özelliklerinden bağımsız olarak önemli bir ürün olarak güvenlik sağlamak için çalıştığı düşündüldüğünde, İsrail rejiminin önde gelen aktör olduğu ve hegemonyaya sahip olduğu bir düzende güvenliğe iki boyuttan, yani fiziksel boyut ve kimlik boyutundan erişilebilecektir.

 

 

İşbirliğinin nedensel gereklilikleri

 

Avrasya'daki mevcut düzen, temel ve ana ihtiyaçların ötesine gidilmesini gerektiriyor. İsrail rejiminin doğal kaynaklarının azlığı, Avrasya gazını ve petrolünü Tel Aviv için çekici kılıyor ve sahip olduğu teknoloji temelli sanayi, ekonomik kalkınmayı, dünyayla bağların geliştirilmesini ve günümüzün zorluklarını alt edilmesini yapılabilir kılıyor. İsrail'in siyasi ve ekonomik potansiyelleri, Tel Aviv'i iyi bir model, bir modernleşme katalizörü ve Batı'yla ilişkilerin genişlemesi için bir kapı haline getirmiştir. Öte yandan Avrasya ülkeleriyle olan bağların geliştirilmesi, İran'la rekabette güç dengesini İsrail rejimi lehine değiştirebileceği gibi, aynı zamanda İslam Cumhuriyeti'nin operasyonel ve ideolojik etki alanlarını da etkilemektedir.

 

Tel Aviv'in Avrasya'da bir tutunma noktası aramasının bir diğer nedeni, daha fazla Müslüman ülkenin karşı kampa katılmasını engellemek istemesidir. İsrail'in bu kaygısı, Kazakistan hükümetinin Ocak 1992'de Filistin devletini tanıması ve aynı yıl Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile ilişkilerini geliştirmesi sonrasında artmıştır. İsrail dostluk dernekleri ve Yahudi Ajansı, Tel Aviv ile Avrasya ülkeleri arasında ilişkiler kurulmasında ve bu ilişkilerin geliştirilmesinde büyük bir rol oynamıştır. İsrail rejiminin Avrasya diplomasisindeki önemli ve devamlı olarak üzerinde durulan bir nokta, diplomasi ve ticaret yoluyla, kilit güç olan Rusya'yı provoke etmekten kaçınılmasıdır.

 

 

İsrail rejimi ve Azerbaycan

 

Azerbaycan'ın, geniş bir Müslüman nüfusa sahip olması, Rusya ve Türkiye'yle sınırdaş olması, 7 milyar varil petrol rezervine ve 85 trilyon küp metre doğalgaz rezervine sahip olması ve Asya'dan Avrupa'ya giden transit yol üzerinde olması gibi avantajları, İsrail rejimini Azerbaycan'da nüfuz arayışına girmeye motive etti. İsrail'in Azerbaycan'daki mevcut araçları arasında, 16 bini aşkın nüfusuyla Aşkenaz Yahudileri, Sefarad Yahudileri ve Gürcü Yahudileri gibi Yahudi topluluklarının mevcudiyeti de bulunuyor. Azerilerin bağımsızlığına, Sovyet sonrası Azerbaycan'da Yahudi kültürünü desteklemeyi ve restore etmeyi amaçlayan Yahudi ve Siyonist yanlısı kurumların ve örgütlerin büyüyen yükselişi eşlik etmişti. Azerbaycan'ın yeni anayasası, laikliği ve dinsel eşitliği temel alarak ülkeyi zengin Yahudi toplulukları için bir sığınağa dönüşürdü. İsrail'deki Benyamin Netanyahu rejimi, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de büyükelçilik açılmasından dört yıl sonra, 29 Ağustos 1997'de eski Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev'le bir araya geldi.  

 

İsrail'in şu amaçları, Tel Aviv'i büyük mali kapasitelerine dayanmaya ve yeni kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti'nde kültürel ve siyasal nüfuz aramaya itti: Azerbaycan'dan enerji temini sağlanması (Azerbaycan, İsrail petrolünün yüzde 20'sini sunmaktadır), Kafkas pazarına erişim sağlanması, Azerbaycan'daki Yahudi topluluklarının ülkedeki ekonomik, siyasi ve kültürel kurumlarda İsrail çıkarlarının koruyucuları olarak örgütlenmesi, İran'ı ve İslamcılığı tehdit olarak betimleyerek büyüyen bir İslam dalgasıyla mücadele edilmesi, Azeri siyasi ve ekonomik elitlerinin cezbedilmesi, işgal altındaki topraklara geziler düzenlenmesi gibi kültürel etkinlikler yapılması ve öteki Müslüman devletleri Tel Aviv'i tanıyıp ilişkilere başlamaya teşvik etmek amacıyla, bir Müslüman ülkeyle kurulacak bağlar hakkında bir model göstermeye çalışılması.

 

 

İsrail'in Orta Asya'da nüfuz projesi

 

İsrail rejimi, iki Orta Asya devleti olarak Tacikistan ve Özbekistan'la, tarım, tarımsal sulama sistemleri ve ilgili teknolojiler gibi farklı alanlarda ilişkilere başladı. Türkmenistan da İsrail rejimiyle, eğitim teknolojileri, tarım, ekonomi, sağlık hizmetleri ve maliye alanlarının geliştirilmesinde işbirliğine başladı. Türkmenistan, Tel Aviv için jeopolitik açıdan önemli. Kudüs'te, “Aşkabat'ta herkes otel odasından İran'ı görebilir” diye bir söz vardır.

 

İsrail-Kazak ilişkilerinin ilk adımı, domates ve pamuk üretimine dönük ortak projeler oldu. Bu, iki taraf arasında bir dizi boyutta daha geniş ilişkilerin önünü açtı. Lachish isimli İsrailli şirket tarafından başlatılan Davi Vakfı Projesi, tarım ve besicilik alanındaki en büyük inisiyatif oldu. Azerbaycan'ın iletişim ağlarının İsrailli şirketler tarafından yenilenmesi, iki taraf arasındaki bir diğer işbirliği alanıydı.

 

Tel Aviv, Astana ile sıkı güvenlik ilişkilerine sahip. İsrailli yüklenici firmalar, Azerbaycan'ın askeri altyapısını modernleştirmeyi amaçlıyor. Rafael Gelişmiş Savunma Sistemleri gibi İsrailli firmalar, İsrailli askeri sanayi ve havacılık kurumları, askeri dronlardan iletişim teknolojilerine kadar Kazakistan'ın bütün ihtiyaçlarını karşılıyor. İsrailliler ayrıca Kazakistan'da kamu sağlığı, tarım ve su kaynakları yönetimi gibi alanlarda sivil teknolojiler de geliştirdi. 2014 yılında taraflar, silah satışı, teknoloji gelişimi ve ortak askeri eğitimi ile ilgili bir anlaşma imzaladı. Kazakistan, İsrail'in petrol ihtiyacının çeyreğini karşılıyor. 2009 yılında Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından yayınlanan bir rapora göre İsrail rejimi ve Rusya; Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan ve Gürcistan'ın başlıca silah tedarikçileri oldu.

 

 

İsrail rejimi ve Rusya

 

İsrailli liderler, Moskova'yla bağları ideal statü olarak görüyor. 2003 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İsrail Başbakanı Ariel Şaron arasında imzalanan bir anlaşmayla İsrail rejimi, Batı Asya bölgesine giden Rus petrolünün geçiş kapısı oldu. Bu, Tel Aviv'i Rusya'nın ve Kafkaslar'ın enerji politikalarına dahil etti. İsraililere göre Rusya'nın İran'a ve Suriye'ye olan yakınlığı Tel Aviv'in çıkarları için risk teşkil etmiyor ve rahat bir şekilde, Rusları enerji dışındaki alanlarda da işbirliğine çekmeye çalışıyorlar.

 

 

Bölgesel kuruluşlarda İsrail rejimi

 

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nda bir gözlemci statüsü elde etmek, Tel Aviv'in bu bölgesel ekonomik teşkilat üyeleri arasında nüfuz elde etmesine yardımcı olabileceği gibi, ekonomik kapasitesini de arttıracaktır. Tel Aviv'in Avrasya Ekonomik Birliği'ne (AEB) katılma çabaları da kaydadeğer düzeydedir. Bu, 2015 yılında Rusya, Belarus ve Kazakistan tarafından kurulmuş olan bir ticaret bloğudur. Ermenistan ve Kırgızistan'ın katılmasının ardından, Tacikistan'ın da birliğe üyelik başvurusunda bulunmaya teşvik edilmesi muhtemel. AEB, metaların, sermayenin, hizmetlerin ve insan gücünün serbest dolaşımını garanti ediyor ve aynı yöne yönelmiş, birleşik ekonomi politikaları arıyor. Tel Aviv, AEB'ye katılmak için hiçbir çabadan geri durmuyor. Ortak İsrail-Rus Ekonomi Komisyonu başkanı Zio Alkaine, AEB ile Tel Aviv arasında yürütülen İsrail'in üyeliği müzakerelerinin üst düzey bir öncelik haline geldiğini söyledi. Alkaine, 2016 yılındaki iki tur görüşmenin ardından İsrail'in 2018 yılında bu kuruluşa üye olacağını umut ediyor. Sermaye, hizmet, teknoloji ve ürün sunma konusundaki yüksek potansiyeliyle Tel Aviv, böyle bir durumda, beş üyeyle olan ticaretini arttırabiecek ve Avrasya'da liberal değerleri yaymak yoluyla Batı nüfuzu için zemin hazırlamak gibi vekil bir işe girişebilecektir.

 

 

İsrail rejiminin Avrasya'daki varlığının İran için sonuçları  

 

İsrail'in İran'ın yakınlarındaki varlığı bir mesaj taşıyor: Tel Aviv Avrasya bölgesinde kabul görmektedir. İsrail'in Avrasya ülkeleriyle olan ilişkileri ona yeni uluslararası beceriler kazandırmaktadır. Avrasya'daki bu İsrail nüfuzunun İran için taşıdığı sonuçlar şunlardır:

 

- İran'ın Avrasya ülkeleriyle olan siyasi ve kültürel ilişkilerine zarar verilmesi,

 

- İranlı özel firmaların ve devlet firmalarının Avrasya'daki faaliyetlerinin sınırlanması,

 

- İran ürünleri pazarının küçültülmesi,

 

- İran sınırlarından veri toplamak yoluyla, İsrail'in casusluk kapasitelerinin geliştirilmesi,

 

- İran'a karşı güvenlik tehditlerinin, kültürel ve mezhepsel tehditlerin ortaya konması, yanısıra İran içinde ayrılıkçı yaklaşımların provoke edilmesi ve İran'da dini çatışmaların körüklenmesi.

 

 

www.medyasafak.net